Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 32
203. Ey müminler! Sayılı günlerde Allah'ı anın. Kurban bayramının ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerini Mina'da tekbirler getirerek, dualar ve zikirler ederek, şeytan taşlayarak geçirin.
Her kim acele edip bayramın ikinci ve üçüncü günlerinde bu ibadetleri tamamlayıp iki gün içinde memleketine hareket etmek üzere Mina'dan Mekke'ye dönerse, ona bir günah yoktur.
Kim de şeytan taşlamayı üçüncü güne, yani bayramın dördüncü gününe ertelerse, kötülüklerden dikkatlice sakınıp korunduğu takdirde ona da günah yoktur. Mina'dan Mekke'ye, kurban bayramının üçüncü veya dördüncü gününde dönebilirsiniz. Önemli olan Mina'da kaldığınız gün sayısı değil, niyet ve davranışlarınızdaki güzelliktir.
Bu yüzden, Allah'tan gelen emirlere harfiyen riayet ederek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakının ve bilin ki, hepinizyaptıklarınızın hesabını vermek üzereeninde sonunda O'nun huzurunda toplanacaksınız.
200-201. âyetlerde, Allah'tan sadece dünya nimetlerini isteyen kötü insan modeli ile hem dünyada hem âhirette iyilik isteyen iyi insan modeli anlatılmıştı. Aşağıdaki dört âyette ise, kötülüğün ve iyiliğin en uç noktasında bulunan iki insan karakteri ele alınmaktadır:
204. İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatıyla ilgili sözleri senin hoşuna gider. Üstelik insanları aldatmak için, kendisinin ne kadar iyi niyetli ve samimi olduğu konusunda yeminler ederek kalbindeki duygu ve düşüncelerin samimiyetine Allah'ı şahit tutar. Hâlbuki o, gerçekte en tehlikeli düşmandır. Çünkü keskin zekâsı ve tatlı diliyle kamuoyunu yanıltarak insanları dilediği gibi yönlendirmektedir.
205. Bu yapmacık sözlerinden sonra günlük yaşantısına dönüp gidince, hele bir de güç ve yetki elde edip yönetimi ele geçirince, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekini ve nesli yok etmeye çalışır. Bencillik ve açgözlülüğü yüzünden, doğayı tahrip edecek, sağlıklı ve erdemli bir neslin yetişmesini önleyecek, verimli bir üretimi ve adil paylaşımı baltalayacak eylemlerde bulunur. Oysa Allah bozgunculuğu ve fesadı sevmez.
206. Ona, "Allah'tan kork da yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan, ekini ve nesli yok etmekten vazgeç!" dense, kendini kaptırdığı o ahmakça gururu, onu iyice günaha sürükler. Artık ona cehennem yeter, ne kötü bir yataktır o!
207. İnsanlardan öyleleri de vardır ki, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için O'nun uğrunda canını, malını ve tüm varlığınıseve seve feda eder. Allah da kullarına karşı çok şefkatlidir ve bu fedakârca davranışı elbette ödüllendirecektir. Onun için:
208. Ey iman edenler, hepiniz topyekün İslâm'a girin! Bütün varlığınızla ve tam bir teslimiyetle Allah'a boyun eğin. Her şeyinizi tümüyle O'na adamak suretiyle barış, esenlik ve huzurun teminatı olan ve bir tek Allah'a boyun eğme esasına dayanan İslâm'a girin. Bu teslimiyet, yüce Allah'ın hükmüne ve yazgısına razı olmayan en ufak bir düşünce, duygu, niyet, eylem, arzu ve endişe kırıntısına yer vermeyen kesin bir teslimiyet olmalıdır. Hayatınızı, bir bölümünde Allah'a, diğer bölümünde başka varlıklara itaat edecek şekilde parçalara ayırmayın. Düşüncelerinizi, kültürünüzü, biliminizi, ekonominizi, siyasetinizi, aile hayatınızı, hukukunuzu, eğitim sisteminizi; kısacası her yönüyle hayatınızı Allah'ın gönderdiği kurallara göre düzenleyin. Sakın Allah'ın emir ve uyarılarımı gözardı edip de şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, sizin apaçık bir düşmanınızdır.
209. Size bunca açık deliller geldikten sonra haktan sapacak olursanız, şunu iyi bilin ki, Allah azîz ve hakîmdir. Günahkârları cezalandırma kudretine sahiptir ve onlarla nasıl ilgileneceğini çok iyi bilir. Zira O, sonsuz kudret ve hikmet sahibidir. Hükmüne karşı gelinemez; dilediğini yapar, emrini derhal yerine getirir. Bununla birlikte, hikmet ve adalet sahibidir. Yaptığını hikmetle, yerli yerince ve sağlam olarak yapar. İnsanların İslâm nizamı altında barış ve selamet içinde yaşaması da hikmetindendir. Eğer günahkârları hemen cezalandırmayıp geriye bırakıyorsa, bu da hikmetindendir.
Evet, hak ve hakikat apaçık ortadayken, o inkârcılar Allah'ın kelamına iman ve itaat etmek için daha ne bekliyorlar?
210. Yoksa onlar, beyaz buluttan örtüler, tüller ve gölgelikler içinde Allah'ın ve meleklerin onlara gelmesini ve nihaî hükmün verilip işlerinin bitirilmesini mi bekliyorlar? Acaba bu insanlar, kendilerine vaad edilen korkunç gün gelip çatıncaya kadar inatlarını sürdürüp bekleyecekler mi? Şunu iyi bilin ki,bütün işler zorunlu olarak Allah'a döndürülür. Her konuda son sözüsöyleyecek, nihaî hükmü verecek olan Allah'tır. Madem her şey ister istemez O'nun huzuruna gidecektir, o hâlde O'na sığınıp emirlerine boyun eğmekten başka çareniz yoktur.