Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 295
16. Bunun üzerine, ne yapacaklarını aralarında görüşmeye başladılar. İçlerinden biri dedi ki: "Madem onları ve Allah'tan başka taptıkları sahte ilâhlarını terk ediyoruz, öyleyse dağlara çekilip bir mağaraya sığınalım ki, Rabb'imiz bize rahmet kapılarını açsın ve müminlerin sayısını artırıp iman cephesini güçlendirerek bu mücadelemizde bize bir destek, bir dayanak hazırlasın." Bu teklif kabul edildi ve gizlice mağaraya sığındılar. Bir süre sonra da, yüzyıllar sürecek bir uykuya daldılar.
17. Ey Müslüman! Eğer orada bulunup bu acayip manzarayı seyretmiş olsaydın, doğduğu zaman güneşin, girişi kuzeye bakan mağaranın sağ tarafına nasıl yöneldiğini, batarken de sol taraflarından onları hiç rahatsız etmeyecek şekilde nasıl yalayıp geçtiğini görürdün. Onlar ise her şeyden habersiz, mağaranın genişçe bir dehlizinde uzanmış uymakta idiler. Ve bunların hiçbirisi, kendiliğinden meydana gelmiş olaylar değildi. Aksine bu, Allah'ın sınırsız kudret ve merhametini gözler önüne seren delillerinden birisiydi. O hâlde, bu delilleri doğru okuyarak Rabb'inizin gösterdiği yolda yürüyün. Unutmayın; Allah kimi doğru yola iletirse, işte odur doğru yolda yürüyen. Kimi de —hak ettiği için— sapıklık içinde bırakırsa, artık böyle birine, kendisini doğru yola iletecek bir yardımcı, bir dost bulamazsın.
18. Evet, onları o halleriyle bir görseydin, uykuda olmalarına rağmen uyanık sanırdın. Çünkü Biz onları bir sağ yanlarına, bir sol yanlarına çeviriyorduk. Bu arada köpekleri, mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış uyumaktaydı. Şayet onlara rastlamış olsaydın, onların o dehşet verici, heybetli duruşlarından dolayı için korkuyla dolar ve derhal arkanı dönüp oradan kaçardın. İşte böylece, onları uzun bir süre gözlerden koruduk.
19. Derken aradan uzun yıllar geçti ve zamanı gelince onları yeniden uyandırdık. Şaşkınlıkla neler olup bittiğini birbirlerine sormaya başladılar. İçlerinden biri, "Acaba burada ne kadar kalmışızdır?" diye sordu. Diğerleri, "Olsa olsa bir gün veya daha kısa bir süre." dediler. Fakat kesin bir karara varamayınca, her müminin yaptığı gibi, bilemedikleri konuda hükmü Allah'a bırakarak dediler ki: "Ne kadar kaldığımızı en iyi Rabb'imiz bilir. Hele şimdi içimizden birini şu gümüş paralarla şehre yollayalım da, temiz yiyeceklerden seçip bize biraz erzak getirsin. Fakat çok dikkatli davransın, sakın bizim burada saklandığımızı kimseye sezdirmesin!"
20. "Çünkü onlar bizi ele geçirirlerse, hepimizi taşa tutup hunharca öldürürler ya da baskı ve işkenceyle bizi o kendi batıl dinlerine geri döndürürler ki, o zaman asla kurtuluş yüzü göremeyiz!"
Gönderilen genç, aradan uzun yıllar geçtiğinden habersiz olarak çarşıda dolaşmaya başladı. İnsanlar, antika paralarla alışveriş yapmaya çalışan genci görünce merakla etrafına toplandılar. Sonra durum yöneticilere haber verildi. Hep birlikte mağaraya geldiler ve mağaradaki gençlerin durumunu görerek hayret verici gerçeği öğrendiler. Bir süre sonra gençler, uyandıkları yerde Rab'lerine ruhlarını teslim ettiler.