Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 287
50. Onlara de ki: "Kemik ve un ufak olmuş cansız bedende hiç olmazsa bir insanlık kokusu ve hayatı çağrıştıran özellikler, canlı organizmalar var. Değil kemik veya toz, ister taş olun, isterse demir…"
51. "Yahut diriltilmesini imkânsız gördüğünüz bir başka varlık… Ne olursanızolun, muhakkak bir gün diriltilip hesaba çekileceksiniz."
Buna karşılık, "İyi de, bizi kim tekrar hayata döndürecek?" diye soracaklar. De ki: "Sizi kim yoktan var ettiyse, O!" Bu sefer, sana inanmadıklarını göstermek için başlarını sağa sola sallayarak, "Peki, ne zamanmış o?" diyecekler. De ki: "Umarım ki, pek yakında! Öyle bir Günde ki:"
52. "O gün sizi huzuruna çağırınca, derhal O'nu övgüyle yücelterek emrine uyup mezarlarınızdan fırlayacak ve yargılanmak üzere huzuruna çıkacaksınız. İşte o zaman,dünyada çok kısa bir süre kaldığınızı hissedeceksiniz."
53. Ey Muhammed! Bu inkârcıları hak dine davet edecek olan mümin kullarıma söyle: Onlarla konuşurken gönül incitmeden, kaba ve kırıcı davranmadan, en güzel şekilde konuşsunlar. Çünkü şeytan, kalplere kin ve nefret tohumları ekerek aralarına fesat sokmak ve böylece onları öfkelendirip birbirine düşürmek için her an fırsat kollamaktadır. Doğrusu şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.
O hâlde, ey iman edenler! Cennetin yalnızca sizlere özgü olduğu ve karşınızdakinin cehenneme gireceği yolunda ifadeler kullanarak, —üstelik bu sizin üzerinize vazife değilken— şeytanın eline koz vermeyin. Unutmayın ki:
54. Sizin Allah katındaki derecenizi ve neye lâyık olduğunuzu en iyi bilen yalnızca Rabb'inizdir. Dilerse günahlarınızı bağışlayıp size merhamet eder, dilerse günahlarınız yüzünden sizi cezalandırır. O hâlde size düşen, kimin cennetlik kimin cehennemlik olduğunu belirlemek değil, hakikati olanca açıklığıyla tebliğ etmektir. Öyle ya, Biz seni bile ey Muhammed,insanların akıbeti konusunda hüküm vererek onlara vekil olasın da tüm sorumluluklarını üstlenesin diye göndermiş değiliz.
55. Hiç kuşkusuz Rabb'in, göklerde ve yerde olan bütün varlıkları her yönüyle ve en mükemmel şekilde bilmektedir. O, sonsuz ilim ve hikmeti uyarınca, insanlar arasından dilediğini seçip elçi olarak görevlendirir. Doğrusu Biz Peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kılmışızdır. Kimilerini görsel mucizelerle, kimilerini de hikmet dolu kitaplarla destekleyip yücelttik. Nitekim Davud'a da Zebur'u vermiştik. Ve işte sana da ey Muhammed, Kur'an gibi eşsiz bir mucize gönderdik.
56. Peygamber, melek, evliya gibi varlıkları aşırı derecede yüceltip ilâhlaştırarak Allah'a ortak koşanlara de ki: "Allah'tan başka birer tanrı olduklarını iddia ettiğiniz kimseleri çağırın! Çağırın da, onlar duanıza cevap verebilecekler miymiş görün. Onlar sizden ne bir zararı kaldırabilirler, ne de onukendi üzerlerine alabilir veya başka bir yöne çevirebilirler.
57. Onların yalvarıp ilâhlaştırdıkları bu seçkin kulların bizzat kendileri, hatta içlerinden Allah'a en yakın olanları bile Rab'lerine ulaşıp O'nun rızasını kazanabilmek için iman, ibadet, kulluk gibi çeşitli araçlar, sebepler ve vesileler arayıp dururlar. O'nun rahmetini ümit eder, azabından korkarlar. Çünkü Rabb'inin azabı gerçekten korkunçtur. Öyle ki:
58. Kıyamet Gününden önce azgınlıklarından dolayı büyük bir afet göndererek helâk etmediğimiz ya da savaş, kıtlık, salgın hastalık gibi şiddetli bir azapla cezalandırmadığımız hiçbir ülke yoktur ve bundan sonra da olmayacaktır. Bu hüküm,varlık kanunlarının kaydedildiği kitapta evrensel bir yasa olarak yazılmıştır. Eğer "Allah neden insanları imana getirmek için gökten mucizeler göndermiyor?" diyorsanız, şunu iyi bilin ki: