Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 283
8. Eğer Son Elçiye iman ederseniz, Rabb'inizin size acıyıp merhamet etmesini umabilirsiniz. Fakat inkâr ve azgınlığa geri dönerseniz, Biz de sizi cezalandırmaya geri döneriz! Gerçekten biz, cehennemi kâfirlere bir cezaevi, bir zindan yapmışızdır!
Fakat bu zindandan kurtuluş yolunu da göstermekteyiz:
9. Hiç kuşkusuz bu Kur'an, insanlığı en güzel, en doğru yola iletir ve gösterdiği yolda yürüyerek güzel davranışlar ortaya koyan müminlere, kendilerini büyük bir mükâfatın beklediğini müjdeler.
10. Ve gerek sözleri, gerek davranışlarıyla öte dünyanın varlığını inkâr edenlere, kendileri için can yakıcı bir azap hazırladığımızı bildirerek onları uyarır.
Hal böyleyken:
11. İnsanoğluAllah'tan güzel şeyler istercesine, kötülükleri isteyip durur. Çünkü insanoğlu pek acelecidir. Peşin olan şeylere düşkündür. Bu yüzden âhireti dünyada yaşamak ister. Kendisini bekleyen mükâfatı ve azabı hiç hesaba katmadan, felâketle sonuçlanacak dileklerde bulunur. Kötülükle karşılaşacağını bildiği hâlde, kendisine hâkim olamayıp Rabb'ine isyan eder. İlâhî tehditlerin doğruluğunun ispatı için mucizeler, kerametler gösterilmesini bekler. Oysa evrendeki şu mükemmel düzen, Allah'ın varlığını, birliğini, adalet, kudret, hikmet ve merhametini açıkça ortaya koyan birer mucizedir:
12. Biz geceyi ve gündüzü, kudretimizi gözler önüne seren apaçık birerkanıt, birer alâmet kıldık ve Ay'ı, yıldızları ve karanlığı gecenin; Güneş'i, gündüzü ve aydınlığı da gündüzün işareti yaptık. Sonra gecenin alâmeti olan ve bir zamanlar Güneş gibi ısı ve ışık veren Ay'ın yüzeyini soğutarak silip kararttık. Gündüzün alâmeti olan Güneş'in yüzeyini ise aynen olduğu gibi bırakarak ısı ve ışık yayan aydınlatıcı bir hayat kaynağı kıldık. Ki böylece, onun sayesinde Rabb'inizin lütuf ve nimetlerini arayıp bulasınız. Ayrıca gök cisimlerinin belli yörüngelerde sistematik olarak hareket etmelerini sağladık ki, günlerin, ayların, mevsimlerin ve yılların sayısını belirleyesiniz ve zamanı ölçüp takvim hesaplarıyapmasını öğrenebilesiniz. İşte Biz, insanoğlunu hakikate ulaştıracak her şeyi böyle açıkça ortaya koyduk.
13. Biz her insanın cennet veya cehennemle noktalanan kaderini onun kendi boynuna yani kendi tercihlerine ve yapıp ettiklerine bağlı kıldık. Dolayısıyla her insan, yaptığı tercihlerle kendi yazgısını bizzat kendisi belirleyecek ve sonucundan da yalnızca kendisi sorumlu olacaktır. İşte bu yüzden, Mahşer Günü onun karşısına, dünyada yapmış olduğu her şeyin bir bir kaydedildiği veönünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız. Ve o gün ona şöyle denilecek:
14. "Kendi tercih ve eylemlerinle yazmış olduğun kitabını oku! Bugün senin hesabını görmek için bizzat kendi vicdanın sana yeter!" Demek ki:
15. Her kim iyiliği, güzelliği tercih ederek doğru yola yönelirse, ancak kendi iyiliği için yönelmiş olur. Her kim de kötülüğü, çirkinliği tercih ederek doğru yoldan saparsa, o da ancak kendi zararına sapmış olur. Dolayısıyla, hiç kimse bir başkasının günahını taşımayacaktır. Ve biz, iyinin-kötünün ne olduğunu açıkça ortaya koyan bir Peygamber veya onun görevini aynen yüklenen bir davetçi göndermedikçe, insanlara azap edecek değiliz.
Elçi gönderir göndermez de, öyle alelacele helâk etmeyiz:
16. Biz bir ülkeyi helâk etmek istediğimiz zaman, oranın ileri gelen lider ve yöneticilerine gönderdiğimiz Elçi ve Kitap aracılığıyla, zulüm ve haksızlıktan vazgeçip ilâhî yasalara itaat etmelerini emrederiz. Fakat onlar buna rağmen orada günah işlemeye ısrarla devam ederler ve halk da onları desteklerse, işte o zaman azabı hak ederler, biz de onları en ağır biçimde cezalandırıp yok ederiz.
17. Nitekim Nuh'tan sonra gelip geçmiş nice medeniyetleri, nice toplulukları böyle helâk ettik. Kullarının işlediği günahları haber alan ve her şeyi gören bir şahit olarak, Rabb'in yeter.