Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 274
65. Allah gökten yağmur yağdırır da, onunla ölü toprağa yeniden hayat verir. İşte gönderdiği Kur'an ile insanlığa böyle hayat verir. Gerçekten bunda, hakikate kulak verenler için hem gökten bir rahmet olarak inen Kur'an'ın ölü kalpleri nasıl dirilttiğini anlatan bir işaret, hem de Allah'ın kudret ve merhametini ortaya koyan bir delil vardır.
66. Gerçek şu ki, sütlerini sağdığınız evcil hayvanların o mükemmel yaratılışında da sizin için ibret verici yönler vardır. Şöyle ki: Biz bu hayvanların karınlarındaki yarı sindirilmiş gıdalarla kan arasından salgılanan ve içenlerin boğazından kayıp giden lezzet verici ve tertemiz süt içiriyoruz size.
67. Ve gerek hurmadan, gerek üzümden, kimileriniz sağlığa zararlı ve sarhoşluk verici içki imal edersiniz, kimileriniz de kurutulmuş meyve, reçel, helva ve benzeri temiz ve helâl gıdalar üretirsiniz. İşte Kur'an'a karşı tavrınız da böyledir: Kiminiz onu inkâr ederek yahut basit menfaatler karşılığında değiştirerek ya da kâhinliğe, cinciliğe alet ederek azaba uğrar, kiminiz de onunla hidayet bularak dünya ve âhirette kurtuluşa erişirsiniz. Hiç kuşkusuz bunda, aklını kullanan bir toplum için hakikati gösteren bir işaret, bir delil vardır.
68. Rabb'in balarısına vahyederek şöyle emretti: "Dağlarda, ağaçlarda ve insanların senin için yapacakları kovanlarda kendine yuva yap."
69. "Sonra her çeşit meyvenin çiçeğinden tadıp bal topla ve sana verilen emirlere boyun eğerek Rabb'inin gösterdiği yolları adım adım izle."
Arıya verdiğimiz bu yetenekler sayesindedir ki, onların karınlarından, içinde insanlar için şifa verici unsurlar olan farklı lezzet ve renklerde şerbet çıkar. Hiç kuşkusuz bunda, hakikati keşfetmek amacıyla inceden inceye düşünen bir toplum için bir delil vardır.
70. Sizi yoktan var eden ve zamanı geldiğinde öldürecek olan Allah'tır. İçinizden bazıları genç yaşta hayata gözlerini yumarken, kimileriniz de bildiği şeyleri dahi bilemez hâle geleceği ömrünün o en düşkün ve perişan çağına kadar yaşatılır. Şüphesiz Allah, sonsuz ilim ve kudret sahibidir.
Şimdi de, Allah'ın mülkünde eşi ve ortağı olmadığını sizin kendi hayatınızdan canlı bir örnekle açıklayalım:
71. Allah her birinize farklı güç ve yetenekler bahşederek, gerek sosyal statü gerekse rızık ve kazanç bakımından bir kısmınızı diğerlerinden üstün kılmıştır. Fakat kendilerine zenginlik bahşedilmiş olanlar, köle veya hizmetçileriyle eşit konuma gelecek şekilde rızıklarını onlarla paylaşmak istemezler. Peki, ey müşrikler! Siz servetinizde —onu size Allah verdiği hâlde— kölelerinizi ve hizmetçilerinizi kendinize ortak kabul etmezken, nasıl olur da Allah'a kulluk ve şükür konusunda başka ilâhları O'na ortak koşarsınız? Kendi mülk ve nüfuz alanınızda başka bir ortağa tahammül edemeyen sizler, nasıl olur da Allah'ın birer aciz kulu olan sözde "yüce şahsiyetleri" ya da uydurduğunuz sahte ilâhları Allah'ın mülk ve egemenliğinde O'na ortak kabul eder, kendinize lâyık görmediğiniz bir durumu Allah'a yakıştırmaya cüret edersiniz?
Şimdi bu müşrikler, kendilerine bunca lütuflar bahşeden Rab'lerine ortaklar koşarak göz göre göre Allah'ın nimetlerini inkâr mı edecekler?
72. Allah size, kendiniz gibi birer insan olan karşı cinsten eşler yarattı. Eşlerinizden de size çocuklar ve torunlar verdi ve size tertemiz gıdalar, geçim kaynakları ve rızıklar ihsan etti. Bütün bunlara rağmen, hâlâ Allah'tan başka kulluk edilecek, emrine boyun eğilecek varlıklar bulunduğuna dair asılsız bir inanç besleyerek batıla inanacak ve Allah'ın bunca nimetlerine karşı nankörlük mü edecekler?