Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 272
43. Ey Muhammed! İnkârcılar, senin diğer insanlar gibi fâni bir insan olmanı gerekçe göstererek Peygamberliğine itiraz ediyorlar. Oysa Biz senden önce de, kendilerini vahiyle desteklediğimiz ölümlü adamlardan başkasını elçi olarak göndermedik. Zira onlar, bütün hal ve hareketleriyle müminlere önder ve örnek olacaklardı. Ey insanlar! Eğer bu gerçeği bilmiyorsanız, Allah'ın ayetlerini iyi bilen dürüst ve güvenilir insanlara, yani zikir ehline sorun. Onlar da şahitlik edeceklerdir ki:
44. Allah, her devirde insanlar arasından elçiler seçmiş ve onları, hakikati gözler önüne seren apaçık delillerle ve hikmet dolu kitaplarla insanlığı aydınlatmak üzere göndermiştir. Ve işte ey Muhammed, sana da hikmet, uyarı ve öğütlerle dolu bu Zikri gönderdik ki, kendilerine indirilen bu son ilâhî vahyi, —onun pratik hayata uygulanmasınınbireysel ve toplumsal bir modelini de ortaya koyarak— tüm insanlığa açıkça bildiresin ve böylece onlar, Allah'ın ayetlerini düşünüp ibret alabilsinler. Fakat yine de, Kur'an'ın ortaya koyduğu hayat programından yüz çevirenler olacak:
45. Peki, zulüm düzenlerini sürdürebilmek için sinsice plânlar kuran bu inkârcılar, Allah'ın kendilerini bir gün yerin dibine geçirmeyeceğinden, ya da hiç ummadıkları bir yerden başlarına korkunç bir azabın gelmeyeceğinden nasıl emin olabiliyorlar?
46. Ya da refah ve zenginlikle şımarmış bir hâlde gezip dolaşırlarken, onları ansızın yakalayıp helâk etmeyeceğinden —ki buna asla engel olamazlar— nasıl emin olabiliyorlar?
47. Yahut ahlâkî değerlerin çözülmesi sonucunda, zamanla barış ve huzur ortamının yok olup toplumun içten içe çürümesiyle, Allah'ın onları adım adım felâketlere sürüklemeyeceğinden nasıl emin olabiliyorlar?Fakatonların bunca nankörlüğüne karşılık Allah onları derhal cezalandırmıyor, tövbe etmeleri için biraz daha mühlet tanıyor. Çünkü sizin Rabb'iniz, kullarına karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir. Nitekim bu inkârcılar, etraflarına ibret gözüyle bir bakmış olsalar, Allah'ın varlığını, birliğini, sonsuz kudret ve merhametini görecekler:
48. Allah'ın yarattığı varlıklara dikkat ve ibretle bakmıyorlar mı? Onların o görünen gölgeleri, güneş sistemindeki mükemmel ölçü ve dengeyi insana haykırırcasına,nasıl da sabah akşam bir sağa bir sola dönerek Allah'ın koyduğu doğal yasalara alçakgönüllü olarak boyun eğiyorlar.
49. Ve zaten, göklerde ve yerde bulunan bütün varlıklar Allah'a secde ederler. Müminler kendi istek ve iradeleriyle, diğer yaratılmışlar da bağlı oldukları doğa yasalarına uyarak ister istemez Allah'a boyun eğerler. Allah'a isyan eden bir kâfir bile, yiyip içerken, nefes alıp verirken; kalbi, ciğerleri ve bağırsakları çalışırken... ilâhî kanunlara itaat etmektedir. Müşriklerin tanrılaştırdığı o melekler de, asla kibre kapılmaksızın Allah'a boyun eğmektedirler. Öyle ki:
50. Üzerlerinde mutlak egemen olan Rab'lerinden korkar ve yalnızca kendilerine emredileni yaparlar. İşte bu yüzden:
51. Allah, "Sakın O'ndan başkasının otoritesine boyun eğip de kendinize ikinci bir tanrı edinmeyin!" buyurdu, "Çünkü sizin Rabb'iniz, eşi ve ortağı olmayan bir tek ilâhtır! O hâlde başka hiç kimseden değil, yalnızca Benden korkun!"
52. Mademki göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur, şu hâlde kulluk ve itaat de daima O'na olmalıdır; hal böyleyken, hâlâ Allah'tan başka birilerinden mi çekineceksiniz?
53. Size ulaşan her nimet Allah'tandır. Nitekim başınıza bir belâ geldi mi, hemen O'na el açıp yalvarırsınız.
54. Fakat Allah bu belâyı üzerinizden kaldırır kaldırmaz, içinizden bazıları çok geçmeden ettiği duaları unutur ve başkalarına kulluk ederek Rab'lerine ortak koşarlar.