Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 250
6. Ey Peygamber! Senden, iyilikten önce çarçabuk kötülük getirmeni istiyorlar. İnkârcılar, senin onlara teklif ettiğin iyilikleri arzu edecekleri yerde, sana karşı küstahça meydan okuyarak bir an önce başlarına azabı getirmeni istiyorlar. Oysa kendilerinden önce buna benzer nice ibret verici örnekler gelip geçmişti. Onlardan ibret alsınlar da, zulüm ve haksızlıktan vazgeçip tövbe etsinler. İşte o zaman, o ana kadar işlemiş oldukları bütün günahları bağışlanacaktır. Çünkü senin Rabb'in, bunca zulümlerine rağmen insanlara karşı çok merhametli, çok bağışlayıcıdır. Bununla birlikte, O'nun azabı da çok şiddetlidir! İşte bunca apaçık mucizeler gözler önünde dururken:
7. İnkârcılar, "Mademki Muhammed Peygamber olduğunu iddia ediyor, o hâlde ona Rabb'inden bizim istediğimiz türden bir mucize indirilseydi ya!" diyerek, senden olağanüstü şeyler yapmanı bekliyorlar. Oysa sen yalnızca bir uyarıcısın. Nitekim insanlık tarihi boyunca gelmiş geçmiş her toplumun bir uyarıcı rehberi vardır. Eğer gerçekten mucize istiyorlarsa, şuna baksınlar:
8. Allah, her dişi varlığın karnında neler taşıdığını ve rahimlerin neyi eksiltip neyi artırdığını, ne zaman ve nasıl doğum yapacağını bilir. Bütün bu harika işleri yaratan ve yöneten sadece O'dur. Çünkü Allah katında her şey, belli bir amaç ve ölçüye göre takdir edilmiştir. Öyle ki:
9. O, yaratılmışların algılama sınırları ötesindeki âlem olan gayb'ı da, duyularla kavranabilen şehadet âlemini de bilir. Gerçek anlamda büyüklük ve yücelik yalnızca O'na aittir ve O, beşeri ölçülerle tanımlanabilecek her şeyin üzerinde ve ötesindedir.
10. Allah'ın ilmine göre, içinizden birinin niyet ve sözlerini gizlemesiyle onu açığa vurması birdir. Yine sizden birinin gecenin karanlıklarında saklanmasıyla güpegündüz ortalıkta gezip dolaşması arasında da hiçbir fark yoktur. O, tüm varlıkları tam olarak ve görür ve her hallerini en mükemmel şekilde bilir.
11. İnsanoğlunun önünde ve arkasında, etrafını çepeçevre kuşatan ve her attığı adımda onu bir gölge gibi takip eden görevli melekler vardır. Onlar, Allah'ın emriyle onu koruyup gözetir ve tüm davranışlarını bir bir kaydederler. Ve bütün bunlar, ilâhî yasalar çerçevesinde cereyan eder. İnsanın toplumsal ve bireysel hayatına yön veren bu yasalara göre, bir toplum kendi özündeki nitelikleri değiştirmediği sürece, Allah onların durumunu —ister iyilik ister kötülük yönünde olsun— değiştirmez. O hâlde kötülüğü tercih edenler, tercih ettikleri yönde değişime uğramaya mahkûmdurlar. Zira Allah, yaptıkları kötülükler sebebiyle bir toplumu cezalandırmaya karar verdi mi, hiçbir şey bunun önüne geçemez ve hiç kimse onları Allah'a karşı koruyamaz!
12. Hem korku, hem de bereketli yağmurları müjdeleyen bir ümit kaynağı olarak, size şimşeği gösteren ve yağmur yüklü bulutları meydana getiren O'dur.
13. Gök gürültüsü de, evrendeki tüm varlıklar gibi Allah'ı övgüyle tesbih etmekte ve yürekleri hoplatan korkunç gürlemesiyle, Allah'ın yüceliğini, kudret ve azametini tüm evrene ilan etmekte, O'nun hiçbir bakımdan noksanı ve hiçbir şekilde ortağı olmadığını haykırmaktadır. Müşriklerin ilâh diye tapındığı melekler de, Allah'ın heybetinden ürpererek, O'nun uluhiyetinin şanını tesbih ve tenzih etmektedirler. Ve Allah, gökten yıldırımlar göndermekte ve onlarla dilediğini çarpmaktadır. İşte bütün bunlar olup biterken, onlar hâlâ Allah'ın yüceliği, kudret ve azameti hakkında tartışıp duruyorlar. Oysa Allah, ilâhî plân gereğince, zalimlerin hilelerini başlarına geçirip onları cezalandırmada müthiş bir kudrete sahiptir!