Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 249
1. Elif, Lâm, Mîm, Râ. Ey insanoğlu! Senin çok iyi tanıdığın ve sürekli kullandığın basit harflerden oluştuğu hâlde, bir benzerini yapmakta bütün beşerin acze düştüğü bu ayetlere kulak ver:
Bunlar, insanlığı aydınlatmak üzere gönderilen son ilâhî Kitabın ayetleridir. Ve ey Muhammed! Hiç kuşkun olmasın, sana Rabb'inin katından gönderilenler gerçeğin ta kendisidir. Ne var ki, insanların çoğu bu apaçık hakikate iman etmiyor. Oysaki:
2. O Allah ki, gökleri görebileceğiniz bir direk olmadan yükseltmiştir. Güneş, Ay ve gezegenler başta olmak üzere, uçsuz bucaksız uzay boşluğunda yüzen yıldızların ve güneş sistemlerinin oluşturduğu milyarlarca gökcismini, görebileceğiniz bir direk olmadan ve birbirlerine çarpmayacak şekilde, itme-çekme kanunlarıyla mükemmel bir sistem hâlinde düzenleyip boşlukta ve dengede tutan O'dur.
Ayrıca, kâinatın mutlak hâkimi olarak Egemenlik Tahtına oturan ve her biri belirli bir vakte kadar yörüngelerinde akıp gitmekte olan Güneş'i ve Ay'ı insanlığın faydası için koyduğu kanunlara boyun eğdiren yine O'dur.
Ve gerek tabiat kanunları, gerekse inanç ve ahlâk kurallarıyla ilgili bütün işleri yönetip yönlendiren de O'dur.
İşte Allah, hiçbir şüpheye, kapalılığa meydan vermeyecek biçimde ayetlerini böyle açık ve net olarak ortaya koyuyor ki, bütün bunları yapan ve yaratan Rabb'inizin, ölümünüzden sonra sizi yeniden diriltmeye kadir olduğunu bilesiniz de, günün birinde hesap vermek üzere Rabb'inizin huzuruna çıkacağınıza yürekten inanasınız. O Allah ki:
3. Yeryüzünü hayata elverişli bir şekilde yayıp döşeyen, oraya, başı bulutlara değen sarsılmaz dağlar yerleştiren, yemyeşil vadilerde dereler, çaylar ve ırmaklar akıtan, orada her renk ve her çeşit bitkiden erkekli dişili birer çift yaratan ve geceyi siyah bir tül gibi gündüzün üzerine örten, O'dur.
İşte bütün bu anlatılanlarda, hakikati anlamak amacıyla inceden inceye düşünen insanlar için Allah'ın Rab ve İlâh olarak varlığını ve birliğini, kudret ve merhametini gözler önüne seren nice deliller, ibretler ve dersler vardır. Öyle ki:
4. Yeryüzünde, birbirine komşu oldukları hâlde, bitki örtüsü, doğal güzellikleri ve maden kaynakları bakımından farklı özellikler taşıyan toprak parçaları, bu topraklarda yetişen üzüm bağları, ekin tarlaları, bir kökten birkaç gövde halinde sürgün veren çatallı ve tek gövdeden oluşan çatalsız hurma bahçeleri var ki, bunların hepsi aynı topraktan, aynı havadan ve aynı sudan beslendiği hâlde, bir kısmının meyvelerini diğerlerinden daha lezzetli, daha üstün kılıyoruz.
İşte bunlarda da, aklını kullanan bir toplum için ilâhî sanatın hayranlık verici güzelliklerini ortaya koyan nice ibret verici mucizeler, nice deliller vardır.
5. Nasıl, bu muhteşem güzellikler karşısında hayrete düştün, değil mi? Fakat bunlar ne kadar hayranlık vericiyse, inkârcıların, "Ne yani, biz mezarlarda çürüyüp toprak olduktan sonra mı yeniden diriltilecekmişiz? Hiç öyle şey olur mu?" şeklindeki iddiaları da en az bunun kadar hayret ve dehşet vericidir.
İşte bu iddiada bulunanlardır, sonsuz hikmet, adalet ve kudret sahibi olan Rab'lerini inkâr edenler. İşte bunlardır, boyunlarına kibir, cehalet, ihtiras, inat ve önyargı kelepçeleri vurulmuş olanlar. Ve işte bunlardır, günahlarının cezasını çekmek üzere ebediyen cehennemde kalacak olanlar.