Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 237
15. Böylece, babalarını ikna ederek Yusuf'u yanlarına alıp yola çıktılar. Onu götürüp kervanların uğrak yeri olan eski bir kuyunun içine atmaya karar verdiklerinde, büyük bir üzüntü ve endişe içinde olan Yusuf'a şöyle vahyettik: "Ey Yusuf! Sakın korkma, ümitsizliğe kapılma! Çünkü Biz seni buradan kurtaracak ve yüce makamlara ulaştıracağız. Yıllar sonra, kardeşlerinle tekrar karşılaşacaksın. İşte o gün, onlar seni tanımadıkları için olup bitenlerin farkında bile değillerken, bu çirkin davranışlarını onlara haber vereceksin. O zaman, hepsi utanç ve pişmanlıkla başlarını öne eğip senden özür dileyecekler."
16. Yusuf'un kardeşleri, onu kuyuya atmadan önce gömleğini almışlardı. Öldürdükleri bir hayvanın kanına buladıkları bu gömleği de yanlarına aldılar ve akşamüzeri, ağlaya ağlaya babalarının yanına geldiler.
17. "Ey babamız!" dediler, "Biz aramızda yarışmak için konakladığımız yerden azıcık uzaklaşmış, Yusuf'u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Döndüğümüzde ne görelim, bir onu kurt parçalamış! Fakat biliyoruz ki, biz her ne kadar doğruyu söylüyor olsak da, sen bize haklı olarak inanmayacaksın!"
18. Daha sonra, Yusuf'un yalancıktan kana bulanmış gömleğini çıkarıp gösterdiler. Yüreği kan ağlayan Yakup, "Hayır!" dedi, "Bu anlattıklarınız hiç de inandırıcı gelmiyor bana! Bu ne merhametli bir kurtmuş ki, gömleğini yırtmadan Yusuf'umu parçalamış! Aslında, kıskançlık ve ihtiraslarınız sizi fena bir işe sürüklemiş. Ben de sizi Allah'a havale ediyorum. Artık bana düşen, güzelce sabretmektir. Ne diyeyim, bu anlattığınız olaylar karşısında, bana dayanma gücü vermesi için Allah'ın yardımına sığınmaktan başka çarem yok."
Yusuf'un durumuna gelince:
19. Şam diyarından Mısır'a doğru gitmekte olan bir kervan, Yusuf'un atıldığı kuyuya yakın bir yere gelip konakladı. Kervan sahipleri, her zamanki gibi su görevlisini kuyuya gönderdiler. Su görevlisi, kuyunun başına gelip kovasını daldırdı. Kuyunun içinde bir çocuk olduğunu görünce, "Yaşasın! Mısır'da köle olarak satabileceğimiz bir erkek çocuk bu!" diye sevinçle bağırdı. Sonra onu kervan sahiplerinin yanına getirdi. Böylece kervancılar, Yusuf'u ailesine teslim etmek yerine, onu satmak amacıyla köle olarak alıp sakladılar. Oysa Allah, ne çirkin bir iş yaptıklarını gayet iyi biliyordu.
20. Uzun bir yolculuğun sonunda, nihayet kervan Mısır'a vardı. Yusuf'u köle pazarına çıkardılar ve onu ucuz bir fiyata, birkaç gümüş dirheme sattılar. Çalıntı bir çocuk olduğu için onu uzun süre ellerinde tutmak istemiyorlardı.
21. Onu satın alan Mısırlı, kralın önde gelen vezirlerinden biriydi. Yusuf'u alıp sarayına götürdü ve Züleyha adındaki karısına dedi ki: "Ona iyi bak ve en güzel şekilde yetişmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınma. Bu çok zeki ve yetenekli bir çocuğa benziyor, belki bize ileride faydası olur yahut onu kendimize evlat ediniriz."
İşte böylece Biz, Yusuf'a o ülkede güzel bir ortam hazırladık ve rüyada görülen olayları yorumlama ve meselelerin içyüzüne vâkıf olma bilgisini ona öğretmek için, kendisini katımızdan bir ilham ile destekledik. İşte Allah, iradesini yerine getirmekte böylesine güçlüdür. Ne var ki, insanların çoğu bunu bilmezler.
22. Böylece, aradan yıllar geçti. Yusuf gençlik dönemini bitirip olgunluk çağına ulaşınca, ona katımızdan derin bir bilgelik ve ilim bahşettik. İşte Biz, güzel davrananları böyle mükâfatlandırırız.