Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 226
38. Böylece Nuh, kendisine emredildiği şekilde gemiyi yapmaya başladı. Kavminin ileri gelenleri ne zaman yanından geçecek olsa, yaptığı işten dolayı onunla alay ediyorlardı. Nuh da onlara, "Madem bizimle alay ediyorsunuz," diyordu, "o zaman şunu iyi bilin ki, siz şimdi bizimle nasıl alay ediyorsanız, vakti gelince biz de sizinle alay edeceğiz!"
39. "O hâlde bekleyin, bu dünyada alçaltıcı azabın kime gelip çatacağını ve âhirette sonsuz azabın kimi sarıp kucaklayacağını yakında göreceksiniz!"
40. Nihayet tufan emrimiz gelip çattı. Gökten yağmurlar boşanmaya, yerden pınarlar fışkırmaya ve sular coşup kaynamaya başlayınca, Nuh'a, "Her cins hayvandan erkekli dişili birer çift al ve boğulacaklarına dair haklarında hüküm verilmiş olanlar hariç, aileni ve iman edenleri gemiye bindir!" dedik. Zaten onunla birlikte iman edenlerin sayısı pek azdı.
41. Nuh, kendilerine uzun süre yetecek erzakı da hazırladıktan sonra müminlere seslenerek "Artık gemiye binebilirsiniz!" dedi, "Onun hareket etmesi de, durması da Allah'ın adıyladır. Bu gemi, O'nun emriyle hareket edecek ve O'nun lütuf ve yardımı sayesinde kurtulacaktır. Yoksa Allah'ın yardımı olmadan hangi gemi bu azgın dalgalara dayanabilir? Doğrusu Rabb'im, çok bağışlayıcı, çok merhametlidir."
42. Derken gemi, yolcularıyla birlikte dağ gibi dalgaların arasından süzülmeye başladı. O sırada Nuh, kıyıda kalan oğlunu gördü ve ona, "Yavrucuğum!" diye son bir ümitle seslendi, "Ne olur, sen de bizimle birlikte gemiye bin; inkârcıların yanında kalıp onlarla aynı akıbeti paylaşma!"
43. Buna karşılık oğlu, "Ben kendi başımın çaresine bakabilirim. Beni sulara karşı koruyacak bir dağa sığınıp kurtulacağım!" dedi. Nuh ise, "Bugün, Allah'ın merhametine nail olan mümin kullarından başka hiç kimse O'nun gazabından kurtulamayacaktır!" dedi. İşte o anda, aralarına dev bir dalga girdi ve böylece, Nuh'un oğlu da diğer kâfirler gibi azgın sular arasında boğulup gitti!
44. Bütün kâfirler helâk edildikten sonra, yere ve göğe, "Ey yer, sularını geri yut ve ey gök, yağmurlarını artık durdur!" diye emredildi. Böylece sular çekildi, iş bitirildi. Nuh'un gemisi, Cizre yakınlarındaki Cudi dağının üzerinde karaya oturdu. Ve ilâhî fermanı ilân etmek üzere denildi ki:
"Helâki hak eden bu zalim topluluk, ilahi rahmetten uzak olsun!"
45. Bu arada, oğlunun acısıyla yüreği kan ağlayan Nuh Rabb'ine seslenerek, "Ey Rabb'im!" diye yalvardı, "Şüphesiz oğlum ne kadar isyankâr da olsa, ailemin bir parçasıdır ve biliyorum ki senin vaadin de haktır. Verdiğin her söz doğrudur ve mutlaka yerine gelecektir. Bu yüzden, onu affet diyemem, fakat daha düne kadar kucağımda sevip okşadığım yavrumun cehennemde ebediyen yanmasına nasıl yüreğim dayanır? Bana bir umut ışığı, bir teselli yok mu ya Rab! Hiç kuşkusuz sen, hükmedenlerin en adili, en hâkimisin!"