Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 223
13. Yoksa inkâr edenler, "Kur'an'ı Muhammed uydurdu!" mu diyorlar? O zaman onlara de ki: "Eğer benim gibi okuma yazması bile olmayan bir kişi böyle muhteşem sureler ‘uydurabiliyor' ise, o hâlde, haydi siz de ifade güzelliğinde ve ortaya koyduğu mükemmel hayat tarzında Kur'an'la boy ölçüşebilecek bir kitap veya en azından Kur'an sureleri ayarında on tane uydurulmuş sure meydana getirin! Eğer Kur'an'ı Muhammed uydurduysa, onu susturmak için bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi? Öyle ya, İslâm'ı yok etmek için bunca zahmet çekmeye, malınızı mülkünüzü, çoluk çocuğunuzu bu uğurda feda etmeye ne gerek vardı? Onun ‘uydurduğu' sureler gibi birkaç sure yazın ve iddiasını temelden çürütün! Zira sizler güzel söz söyleme sanatını iyi bilen, şiir ve edebiyattan anlayan kimselersiniz. Yok, "Buna tek başımıza güç yetiremeyiz." diyorsanız, o zaman Allah'tan başka yardıma çağırabileceğiniz kim varsa, becerisine güvendiğiniz bütün şairlerinizi, edebiyatçılarınızı, filozoflarınızı, ilim ve fikir adamlarınızı çağırın! Çağırın da, hepiniz el ele vererek güzellik ve doğrulukta Kur'an'la boy ölçüşebilecek bir tek sure yazın, tabii eğer iddianızda samimî iseniz...
14. Eğer kâfirler, bu meydan okuma karşısında size cevap veremezlerse —ki hiçbir zaman veremeyecekler— o zaman kesin olarak bilin ki, Kur'an Muhammed tarafından uydurulmuş bir söz değil, ancak Allah'ın ilmiyle gönderilmiş bir mucizedir ve yine bilin ki, Allah'tan başka hükmüne boyun eğilecek, emrine kayıtsız şartsız itaat edilecek bir otorite, bir ilâh yoktur!
Şimdi bu meydan okuma karşısında düştüğünüz acizliğe rağmen, hakikate karşı inatla direnecek, Rabb'inizin buyruklarına boyun eğmeyecek misiniz?
15. Kim bu dünya hayatını ve onun göz kamaştırıcı zenginlik ve güzelliklerini arzu eder ve bütün gücünü ve yeteneğini onu kazanmak için kullanır ise, çalışmalarının karşılığını bu dünyada onlara tam olarak veririz ve bu konuda kendilerine hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Âhiret hayatını hesaba katmaksızın yalnızca dünya nimetlerini elde etmek için çalışanlar, çabalarının meyvesini bu dünyada alacaklar. Fakat Kur'an'ın öngördüğü evrensel adalet bilincine sahip olmadıklarından, insanlığa asla huzur ve mutluluk getiremeyecekler. Basit menfaatlerini kendilerine ilâh edinen bu insanlar, kendi halklarını maddî yönden refaha kavuştursalar bile, dünya halkları ölçeğinde insanlığa savaş, kan, gözyaşı ve nefretten başka bir şey veremeyecekler.
16. Fakat gerçek hayat olan âhirette, onların payına düşen tek şey cehennem ateşi olacak! Bu dünyada oluşturdukları ve ebediyen yıkılmaz zannettikleri saltanatları, âhireti kaybetme pahasına elde ettikleri güç, servet, makam, şan, şöhret orada hiçbir işe yaramayacak ve yaptıkları sözde iyilikler —doğru bir inanç ve niyetten yoksun olduğu için— boşa gidecektir.
17. Düşünün, arzu ve ihtiraslarının kölesi olan ve menfaatleri uğrunda Allah'ı ve âhireti unutan bu insanlar mı daha hayırlıdır, yoksa Rabb'inden gelen Kur'an mucizesi gibi apaçık bir delile dayanan ve ayrıca, yine O'nun tarafından gönderilen İncil adındaki bir şahidin şehadetiyle desteklenip doğruluğu belgelenen Hz. Peygamber (61. Saff: 6 ve 7. Araf: 157) ve onun izinden yürüyen bahtiyâr müminler mi? Üstelik ondan önce, Musa'nın bir öncü ve bir rahmet kaynağı olarak gönderilen ve Son Elçinin cihanı aydınlatacağını insanlığa müjdeleyen Tevrat adındaki Kitabı da ortada iken...
İşte onlar, yani aklın, vahyin ve insanlık tarihinin sağlam verileri ışığında bakabilen insanlar, Kur'an'a şeksiz şüphesiz iman ederler. Hangi dine, hangi millete, hangi ideolojiye mensup olursa olsun, yeryüzündeki mevcut dinî, siyasî veya etnik gruplar içerisinden her kim de onu inkâr edecek olursa, onun varacağı yer cehennemdir! O hâlde ey Müslüman, sakın bu Kur'an'dan yana bir kuşkuya kapılma! Elbette o, Rabb'in tarafından gönderilmiş olan gerçeğin ta kendisidir! Fakat insanların çoğu iman etmezler.
18. Bunca belgeler, bilgiler ortada dururken, "Allah hiçbir elçi ve kitap göndermemiştir!" veya "Kur'an'ı Allah indirmemiştir!" ya da "Allah insanı yaptıklarından dolayı hesaba çekecek değildir!" yahut "Allah'tan başka, otoritesine kayıtsız şartsız boyun eğeceğimiz başka varlıklar vardır!" gibi dayanaksız ve saçma iddialar ortaya atarak Allah'a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kim olabilir? Bunlar, yaptıklarının cezasını çekmek üzere mahşer gününde Rab'lerinin huzuruna çıkarılacaklar ve dünyada iken kendilerini hakikate davet etmiş olan şahitler, "Rab'lerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır ya Rab!" diyecekler.
O hâlde dikkat edin; Allah'ın laneti, dünyada da, âhirette de zalimlerin üzerine olsun!
19. Çünkü onlar, hakka yönelmek isteyen insanları Allah yolundan çeviriyor ve İslâm aleyhinde çok çeşitli iftira kampanyaları düzenliyor, böylece, sinsi propagandalarla doğru yolu çarpıtmaya çalışıyorlar! Çünkü onlar, ilâhî adaletin gerçekleşeceği bir öte dünyanın varlığına inanmıyorlar!" Fakat gün gelecek, bu zalimlerin de defteri dürülecektir: