Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 209
7. Mahşer günü huzurumuza çıkacaklarını hesaba katmayan, şu gelip geçici dünya hayatını âhirete tercih ederek nihaî mutluluk ve huzuru onda arayan ve böylece, Kur'an'dan yüz çevirerek ayetlerimizden ilgiyi koparanlar var ya;
8. Yapmakta oldukları kötülükler yüzünden, onların varacağı yer ateştir!
9. İman eden ve bu imana yaraşır güzel ve yararlı davranışlar gösteren kimselere gelince, imanları sayesinde Rab'leri onları, içerisinde ırmaklar çağıldayan nimetlerle dolu cennet bahçelerine iletecektir. Öyle muhteşem bir cennet ki:
10. Onlar orada, "Sen ne yücesin Allah'ım!" diyerek Rab'lerine seslenecekler. Birbirlerini, "Selâm sizlere,selâm!" sözleriyle tebrik edip selâmlayacaklar ve dualarının sonu, daima "Hamd, âlemlerin Rabb'i Allah'a! Sonsuz şükürler olsun, bize bunca nimetleri bahşeden yüce Rabb'imize!" şeklinde olacak.
11. İnsanların iyiliği sabırsızlıkla ve aceleyle istedikleri gibi, Allah da onları suç işler işlemez derhâl cezalandırmış olsaydı, çoktan işleri bitirilmiş olurdu. Fakat onları cezalandırmakta acele etmeyiz. Hesap vermek üzere huzurumuza çıkacaklarını ummayan o inkârcıları, bir süre daha azgınlıkları içinde bocalar bir hâlde bırakırız. Böylece, tövbe edip imana gelmeleri için onlara bir fırsat daha veririz. Fakat pek çokları, bu fırsatı doğru değerlendiremez:
12. İnsanın başına bir belâ veya sıkıntı geldiğinde, gerek uzanırken gerek otururken gerek ayakta iken, kısaca her an ve her durumda bize yalvarıp durur. Fakat onu sıkıntısından kurtardığımız zaman, verdiği sözleri hemen unutur ve başına gelen bu belâdan dolayı sanki bize hiç yalvarmamış gibi kendisini yeniden hayatın akışına kaptırarak yoluna kaldığı yerden devam eder. İşte kendilerine bahşedilmiş olan akıl, güç, sağlık, servet gibi nimetleri kötü yolda kullanarak ömürlerini boş yere harcayan bu müsriflere, yaptıkları kötü işler böyle güzel ve çekici görünmektedir.
13. Gerçek şu ki, sizden önce gelip geçennice nesilleri, elçileri onlara apaçık deliller ve mucizeler getirdiği hâlde, haksızlık ve zulümden vazgeçmedikleri ve artık imana gelme ihtimalleri kalmadığı için helâk etmiştik. İşte biz, suçlu bir toplumu böyle cezalandırırız!
14. Sonra onların ardından, sizleri üstün yeteneklerle donatıp yeryüzünde hüküm süren halifeler kıldık ve çeşitli vesilelerle imtihana tâbi tuttuk ki, nasıl davranacağınızı görüp hakkınızda hükmü verelim.
Hal böyleyken: