Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 2
1. Elif, Lâm, Mîm. [12] Dinle, ey insanoğlu! Hem lafzı hem de manasıyla eşsiz bir mucize olan bu mesaja kulak ver. Senin gayet iyi tanıdığın ve şiirlerinde, yazılarında, hitabelerinde ustalıkla kullandığın şu harflere dikkatlice bak. İlâhî kudret bu basit harfleri nasıl mükemmel bir uyumla yan yana dizdi de, olağanüstü güzelliği karşısında en büyük ediplerin, âlimlerin, filozofların secdeye kapandığı; bir tek sûresinin dahî benzerini yapmakta beşeriyetin acze düştüğü eşsiz, mucizevî bir kitap ortaya koydu:
2. İçinde hiçbir yanlışlık, çelişki ve şüphe bulunmayan bu [13] kitap, günah ve kötülüklerden sakınıp korunanlara dünyada ve âhirette huzur, başarı ve kurtuluş yolunu gösteren mükemmel bir rehber, yol gösterici ve hidâyettir.
İnsanı dünyada ve âhirette kurtuluşa iletecek temel hayat prensiplerini ortaya koyan bu kitabın içinde, akıl ve sağduyu ile çelişen, insanı şüpheye düşürebilecek herhangi bir yanlışlık, çelişki, eğrilik ve tutarsızlık yoktur. Bu da onun Allah'tan gelen hak bir kitap olduğunun apaçık kanıtlarından biridir.
Ancak bu kitabın hidayetinden istifade edebilmenin birinci şartı, dürüst ve iyiniyetli olmaktır. Hakkı bâtılı gözetmeyen, bencil ihtiraslarının, arzu ve heveslerinin ardından giden kimseler Kur'an'da hidâyet bulamazlar. Bunun içindir ki, tüm insanlığa doğru yolu gösteren bu kitap,ancak iyiye ve doğruya ulaşmayı arzu eden kimseleri hedefe ulaştıracaktır. Böyle kimseler, Kur'ân'ın rehberliğinde iman ve ahlak eğitiminden geçerek şu üstün özellikleri elde ederler:
3. Onlar duyu organlarıyla algılanamayan, ancak ilâhî vahyin ışığında akıl ve tefekkür yoluyla kavranabilecek hakikat âlemi olan gayb'a [14] inanırlar. Hakikatin sadece gözle görülenlerden ibaret olmadığını bilir, bunun ötesinde Allah, cennet, cehennem, melek, kıyâmet, âhiret gibi gerçeklere iman ederler.Allah'ın bildirdiği bu gaybî hakikatleri gözleriyle göremeseler, onlara elleriyle dokunamasalar bile, görüp dokunabildikleri kanıt ve işaretlerden yola çıkarak bunların varlığına inanırlar. Kâinatın her zerresinde bulunan bu işaretler, her şeyi yoktan var eden sonsuz kudret, adalet ve merhamet sahibi bir Yaratıcının varlığını hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde gözler önüne serer.
Ayrıca onlar, Müslümanlığın vazgeçilmez şartı olan namazı ona gereken dikkat ve özeni göstererek güzelce kılarlar. Beş vakit namazı aksatmadan, ibadeti mekanik hareketlere dönüştürmeden, okuduklarını anlayıp özümsemeye çalışarak vaktinde ve huşu içinde kılarlar. Böylece, Yaratıcı ile aralarındaki irtibatı, günde en az beş defa huzurunda durmak sûretiyle sürekli canlı tutarlar. Bu ibadet onları daha bilinçli, daha duyarlı ve sorumluluk sahibi kılar.
Ve onlar, kendilerine bahşettiğimiz rızıktan bir kısmını fakir ve muhtaç kimseler için harcarlar. Sahip oldukları her türlü lütuf ve nimetin onlara Allah tarafından verilmiş bir emanet olduğunu bilir ve bunları Allah yolunda, O'nun emrettiği şekilde kullanırlar.
4. Yine onlar, sana indirilen bu son ilahi vahye ve senden önceki peygamberlere indirilen kitaplara ve diğer bütün ilâhî vahiylere inanırlar. Bütün peygamberlerin ve ilâhî kitapların aynı kaynaktan neşet ettiğini, hepsinin aynı inanç ve ahlâk ilkelerini getirdiğini bilirler. Tevrat, Zebur ve İncil'in bazı bölümleri zamanla değiştirilmiş, tahrifata uğramış olsa bile, bu kitapların Kur'an'la örtüşen kısımlarının vahiy eseri olduğunu kabul ederler. Onların değiştirilmiş kısımlarını ise, kıyamete kadar korunacak [15] tek ilâhî kitap olan Kur'ân'ın hakemliğinde düzeltirler.
Onlar âhirete de yakînen inanırlar. Sonsuz ilim, hikmet ve kudret sahibi olan Allah'ın, şaşmaz adaleti gereğince tüm insanları yeniden diriltip hesaba çekeceğine, sonra da iyileri cennet ile ödüllendirip kötüleri cehennem ile cezalandıracağına şeksiz şüphesiz iman eder ve bu inanca uygun davranışlar gösterirler.
5. İşte Rablerinin gösterdiği dosdoğru yolda yürüyenler onlardır, dünyada ve âhirette gerçek anlamda huzura, başarıya, kurtuluşa erecek olanlar da ancak onlardır.