Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 175
188. Ey Muhammed! Peygamberlerin ancak birer fâni insan olduklarını, bu yüzden gaybı bilmelerinin söz konusu olmadığını öğretmek üzere onlara de ki: "Bakın, Allah izin vermedikçe, ben kendime dahi herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Ayrıca, Allah'tan başka hiç kimsenin bilemeyeceği sırlar âlemi olan gaybı bildiğimi de söylemiyorum.
Şayet gaybı bilmiş olsaydım, kendi adıma birçok faydalar elde ederdim ve başıma herhangi bir kötülük de gelmezdi. Fakat gördüğünüz gibi ne gaybı bilirim, ne de başıma gelecek kötülükleri savabilirim.
Zira ben, tanrısal niteliklere sahip olduğunu iddia eden bir meczup değil, sadece, inkârcıları başlarına gelecek belâ ve felâketlerle uyaran ve getirdiğim mesaja iman eden topluma ilâhî nimetleri müjdeleyen bir Peygamberim."
Ve işte uyarıyorum:
189. O Allah ki, sizi başlangıçta bir tek candan, Âdem'den yarattı ve yanında huzur bulsun diye, onunla aynı özden, aynı unsurdan Havva adındaki eşini yarattı. Ve insan nesli, bu ikisinden türeyip çoğalarak bugüne kadar sürüp geldi:
Böylece erkek eşini sarıp kucaklayınca, kadın minicik bir yük yüklenir ve onu karnında taşımaya başlar.
Nihayet hamilelik iyice ağırlaşıp doğum vakti yaklaşınca, ikisi de Rab'lerine el açıp, "Ey yüce Rabb'imiz! Eğer bize sağlıklı bir çocuk lütfedersen, kesinlikle sana şükreden kullar olacağız!" diye yalvarırlar.
190. Fakat Allah onlara sağlıklı bir çocuk bağışlayınca, Yaratıcının kendilerine lütfettiği bu çocuğun dünyaya gelmesinde başka güçlerin de pay sahibi olduğunu, dolayısıyla onlara da kulluk ve itaat edilmesi gerektiğini söyleyerek O'na ortaklar koşmaya başlarlar.
Oysa Allah, onların müşrikçe yaklaşımlarının ürünü olan ve içinde eksiklik, noksanlık, acizlik barındıran bütün sıfatların üzerinde ve ötesindedir, çok yücedir.
191. Onlar hiçbir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan varlıkları mı Allah'a ortak koşuyorlar?
192. Yani ne onlara yardım edebilecek, ne de kendilerini kurtarabilecek güce sahip olmayan o aciz varlıkları mı?
193. Size doğru yolu göstermeleri için onlara yalvarsanız, size cevap bile veremezler. Öyle ki, ha onlara dua etmişsiniz, ha etmemişsiniz, size hiçbir yararları dokunmayacak ve sizin için hiçbir şey değişmeyecektir.
194. Ey kâfirler! Allah'ı bırakıp da kendilerine kulluk edip yalvardıklarınız, tıpkı sizin gibi yaratılmış birer kuldur. Ancak siz ve atalarınız, onlar adına putlar, heykeller diktiniz ve zamanla bu putları ilâhlaştırarak önlerinde eğilmeye, onlara tapınmaya başladınız.
Eğer bu sözde ilâhların boyun eğilmeye, dua edilmeye lâyık varlıklar olduğuna dair iddianızda gerçekten samimi iseniz, haydi onlara dua edin de duanızı yerine getirsinler bakalım!
195. Hem nasıl olur da, kendinizden daha aşağı bir seviyede bulunan bu cansız taşlara, heykellere tapar ve onlardan medet umarsınız? Onların yürüyecekleri ayakları mı var, yoksa tutacakları elleri mi? Görecekleri gözleri mi var, yoksa işitecekleri kulakları mı?
Ey Müslüman! "İlâhlarımız aleyhinde konuşmaktan vazgeçmeyecek olursan, onların gazabına uğrayıp helâk olacaksın!" diyerek seni tehdit eden zalimlere meydan okuyarak de ki: "Haydi, Allah'a ortak koştuğunuz varlıkları yardımınıza çağırın. Sonra bütün hile ve entrikalarınızla çıkın karşıma ve yüreğiniz yetiyorsa, bir an bile göz açtırmayın bana!"