Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 160
74. "Unutmayın ki, Allah Âd kavminin yok edilişinin ardından, sizin Hicr bölgesinde egemen güç olmanızı sağladı ve size bu diyarda nice imkânlar bahşetti. Öyle ki, ülkenin geniş ovalarında muazzam saraylar dikiyor, dağlarını yontarak güvenli evler inşa ediyorsunuz.
Şu hâlde, Allah'ın nimetlerini hatırlayın da, yeryüzünde inkârı, zulmü, ahlâksızlığı yaygınlaştırarak bozgunculuk yapmayın!"
75. Salih'in bu çağrısına karşılık, halkı içerisinden, onların emeğini sömürerek elde ettikleri güç ve servetle küstahça üstünlük taslayan ve Allah'a boyun eğmeyi kibirlerine yediremeyen ileri gelenler, ezilmiş ve geri bırakılmış kesimdeki inançlı insanlara, "Siz gerçekten de Salih'in Allah tarafından gönderilmiş bir Peygamber olduğunu mu düşünüyorsunuz? Sakın o, sizi kullanarak iktidarı ele geçirmek isteyen bir maceraperest olmasın?" dediler.
Onlar da, "Doğrusu biz, onun aracılığıyla gönderilen o dosdoğru inanç sistemine yürekten inanıyoruz!" diye cevap verdiler.
76. Buna karşılık üstünlük taslayanlar, "Fakat biz, sizin bu inandıklarınızı kesinlikle reddediyoruz! Biz toplumsal ve bireysel hayatımızı Allah'tan gelen kurallarla değil, arzu ve heveslerimiz doğrultusunda belirlediğimiz kurallarla düzenleriz. Adalet, doğruluk, erdemlilik, fedakârlık, hak, hukuk gibi sözlerin bizim nazarımızda hiçbir değeri yoktur. Biz güç ve saltanata inanırız!" dediler.
77. Ardından da Rab'lerinin emrine başkaldırdılar Allah'a itaatin sembolü olarak ortalıkta dolaşan ve yaşadığı sürece Salih'in peygamberliğinin apaçık bir kanıtı olan deveyi kesip öldürdüler.
Üstelik Salih'e meydan okuyarak, "Ey Salih!" dediler, "Eğer sen gerçekten Peygamber isen, haydi bizi tehdit edip durduğun şu azabı getir de görelim!"
78. Bunun üzerine, Salih'i ve beraberindeki müminleri oradan çıkardık. İnkârcılara gelince, ansızın dehşet verici bir gürültüyle patlayarak şehrin altını üstüne getiren korkunç bir sarsıntı çarpıverdi onları. Böylece, düne kadar güven içinde oturdukları yurtlarında oldukları yere cansız bir hâlde serildiler.
79. Salih, uzaktan gördüğü bu dehşet verici manzara karşısında bakışlarını öteye çevirerek, "Ey benim isyankâr halkım, ne olurdu sözümü dinleyip zulüm ve haksızlıklardan vazgeçseydiniz! Oysa ben size Rabb'imin mesajını iletmiş, bu korkunç akıbetten kurtulmanız için size içtenlikle öğüt vermiştim! Ne var ki, siz öğüt verenlerden hiç hoşlanmıyorsunuz!" dedi.
80. Lut'u da, erkek erkeğe sapık ilişkilere giren azgın bir toplumu uyarması için görevlendirmiştik. Hani Lut halkına şöyle seslenmişti: "Ey halkım! Sizden önce dünyada hiç kimsenin yapmadığı bir hayâsızlığı mı yapıyorsunuz?"
81. "Aman Allah'ım! Demek siz kadınları bırakıyor da, cinsellik arzunuzu tatmin etmek için erkeklere yöneliyorsunuz, öyle mi? Doğrusu siz, gerçekten sınırı aşmış bir topluluksunuz!"