Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 148
147. Eğer "Öyle şey mi olur? O merhametli Allah, hiç insanları böyle cezalandırır mı?" diyerek senin yalan söylediğini iddia edecek olurlarsa, onlara de ki:
"Evet; Rabb'inizin merhameti sonsuzdur, fakat suç işleyenlere vadettiği cezanın kaldırılması da söz konusu değildir! O hâlde, Allah'ın merhametine güvenip de zulüm ve haksızlık yapmaya kalkmayın!"
Bunun ezelden belirlenmiş ilâhî bir yazgı olduğunu öne sürerek sorumluluktan kurtulmaya çalışanlara gelince:
148. Allah'a inanmakla birlikte, birtakım varlıkları, kişi ve kurumları yüceltip ilâhlaştırarak veya arzu ve heveslerini hayatın yegâne değer ölçüsü hâline getirerek Allah'a ortak koşanlar, günahlarını mazur göstermek için diyecekler ki: "Eğer Allah dileseydi irademizi elimizden alırdı da, ne biz O'na ortak koşabilirdik, ne de atalarımız. Ve herhangi bir şeyi haram da kılamazdık. Mademki bunları yapıyoruz, öyleyse Allah buna izin vermiştir." Buraya kadar söyledikleri doğru. Fakat buradan yola çıkarak vardıkları sonuç yanlış: "O hâlde, yaptıklarımız doğrudur ve O'nun rızasına uygundur. Öyle ya, Allah bizzat kendisinin izin verdiği şeyi niçin yasaklasın?"
Onlardan öncekiler de böyle saçma gerekçelerle hakikati yalanlamaya kalkmış, fakat sonunda azabımızı tatmışlardı!
Ey Müslüman! Onlara de ki: "Elinizde, bu yaptıklarınızı Allah'ın emrettiğine dair önümüze koyabileceğiniz herhangi bir delil, bir bilgi var mı? Hayır! Siz ne bu Kur'an'ın, ne de aklın ve bilimin yolundan değil, ancak keyif ve zanlarınızın peşinden gidiyor ve sadece yalan söylüyorsunuz! Evet, gerçekten de Allah imtihan hikmeti uyarınca size akıl ve irade vermiş ve yaptığınız kötülüklere derhâl müdahale etmeyerek bunları yapmanıza izin vermiştir. Fakat Allah'ın bir şeye izin vermesi, ondan razı olduğu anlamına gelmez. O'nun razı olduğu şeyleri öğrenmek için "nelere izin verdiğine" değil, "neleri emredip neleri yasakladığına" bakmanız gerekir."
149. Sözlerine devamla de ki: "En üstün ve en mükemmel delil, Allah'ın katından gelen bu Kur'an'dır. Ve Kur'an diyor ki: Allah dileseydi, elbette iradenizi elinizden alır ve hepinizi doğru yola iletirdi. Fakat O, özgür iradenizle doğruyu seçip iman etmenizi dilemiştir. Aksi hâlde, insanı insan yapan ve meleklerden üstün kılan en büyük meziyeti ortadan kalkar, onun ahlâk ve erdemliliğinin hiçbir anlam ve değeri olmazdı.
150. Ey Müslüman! O tertemiz nimetleri kendilerine haram kılan kâfirlere de ki: "Allah'ın bunları haram kıldığına tanıklık edecek şahitlerinizi getirin."
Eğer yalan yere şahitlik ederlerse, sakın onların bu sahte tanıklığını onaylama! Ayetlerimizi yalanlayanların, dolayısıyla âhiretin varlığını inkâr edenlerin ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak, birtakım "yüce" şahsiyetleri veya esrarengiz güçleri Rab'lerine denk tutanların arzu ve heveslerine sakın uyma! Tam tersine, sen onları hakikate çağır:
151. Onlara de ki: "Gelin, Rabb'inizin asıl neleri haram kıldığını size Kur'an'dan okuyayım:"
Hiç kimseyi ve hiçbir şeyi ilâhlık makamına yüceltip de Allah'a ortak koşmayın! Ana babaya iyilik yapın ve onlara karşı son derece saygılı, edepli ve şefkatli davranın!
Fakirlikten dolayı çocuklarınızı —onlara bakamayız endişesiyle— öldürmeyin! Unutmayın ki, sizi de onları da besleyen biziz. O hâlde, ne Arap müşriklerinin yaptığı gibi çocukları diri diri toprağa gömerek, ne de bu cinayetin çağdaş versiyonu olan kürtaj yoluyla çocuklarınıza kıymayın!
İster açık ister gizli olsun, fuhşun ve ahlâksızlığın her çeşidinden uzak durun!
Haklı bir gerekçeye dayanmaksızın, Allah'ın dokunulmaz kıldığı bir cana kıymayın!
İşte Allah, aklınızı kullanasınız ve gerçek haramlardan kaçınabilesiniz diye size bunları emrediyor.