Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 144
125. Allah kimi hidayete lâyık görerek doğru yola iletmeyi dilerse, onun gönlünü İslâm'a açar. Kimi de günahlarından dolayı saptırmak isterse, onun kalbini daraltır ve âdeta göklere tırmanıyormuş gibi, sıkıştırdıkça sıkıştırır.
Allah, imandan yüz çevirenlerin başına işte böyle belâ ve sıkıntılar yağdırır. Bir toplumda Yaratıcı hakkıyla tanınmıyorsa, insanın ve evrenin yaratılış amacı idrak edilemiyorsa ve bu hayatın sonunda insanoğlunu nasıl bir akıbetin beklediği bilinmiyorsa, orada ahlâkî değerlerin aşınıp yavaş yavaş kaybolması ve bunun sonucunda zulüm ve haksızlığın, ruhsal bunalımların, toplumsal çalkantıların yaygınlaşması kaçınılmazdır. Bütün bu sıkıntıların çaresi ise, Allah'ın gönderdiği bu Kitabın ışığında hakikati anlamak ve ona teslim olmaktır.
126. İşte ey insan, Rabb'inin sana gösterdiği dosdoğru yolu budur. Doğrusu biz, ibret ve öğüt alabilen insanlara hakikati gösterecek birer alâmet olan bu ayetleri, herkesin rahatlıkla anlayabileceği zengin örneklerle ve ince ayrıntılarıyla açıkladık. Bu yolda yürüyenlerin mükâfatına gelince:
127. Onlara, Rab'lerinin katında huzur ve esenlik yurdu olan cennet vardır. Ve hepsinden de önemlisi, yaptıkları iyi işlerden dolayı Allah onların yardımcısı ve en yakın dostudur.
128. Allah insanların hepsini huzurunda hesaba çekmek üzere topladığı gün, cin şeytanlarına:
"Ey cin topluluğu, siz insanların çoğunu yoldan çıkardınız!" diyecek. Onların insanlar arasındaki dostları olan kâfirler suçlarını itiraf ederek, "Evet ya Rab!" diyecekler, "Bizler şeytanlarla karşılıklı yardımlaşarak birbirimizden faydalandık. Böylece zulüm ve haksızlıklarla dolu bir hayat sürdük ve işte sonunda, bizim için belirlediğin yaşam süremizin sonuna geldik. Fakat şimdi, ne büyük bir yanılgı içine olduğumuzu anlıyoruz."
Bunun üzerine Allah, "Ama son pişmanlığınız size fayda vermeyecek. Bu yüzden varacağınız yer cehennem olacak ve ben aksini dilemedikçe, sonsuza dek orada kalacaksınız!" diyerek en adil hükmü verecektir. Gerçekten Rabb'in, sonsuz ilim ve hikmet sahibidir.
129. İşte biz zalimleri, kazandıkları günahlar yüzünden böyle birbirlerinin dostları ve suç ortakları yaparız.
O gün Allah zalimlere soracak:
130. "Ey cinler ve insanlar topluluğu! Size ayetlerimi okuyup anlatan ve böyle dehşet verici bir günle karşılaşacağınızı haber vererek sizi uyaran kendi içinizden elçiler gelmedi mi?"
Onlar da "Evet, geldiler ya Rab! Fakat biz onları dinlemedik. Haksız olduğumuza bizzat kendimiz şahidiz!" diyecekler. Onlar zaten dünyada iken de kâfir olduklarını vicdanlarında hissediyor, fakat bilerek inkârı tercih ediyorlardı. Çünkü bu dünya hayatının geçici zevk ve nimetleri gözlerini kör ederek onları aldatmıştı. Fakat sonunda, Allah'ın nimetlerine karşı nankörce davranarak kâfir olduklarını kendi ağızlarıyla itiraf ettiler. Demek ki, Allah insanlara elçiler aracılığıyla hakikati bildirmedikçe, onları sorumlu tutmayacaktır.
131. Çünkü Rabb'in, halkı ilâhî uyarılardan habersiz hiçbir ülkeyi, onlara doğru yolu gösteren uyarıcılar göndermeden, öyle haksız yere helâk edecek değildir. Ceza veya mükâfat, ancak adil bir imtihandan sonra verilir. Bunun neticesi olarak da: