Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 125
104. Onlara, "Şu saçma gelenekleri bırakın da, Allah'ın indirdiği mükemmel inanç sistemine ve bu sistemin biricik kaynağı Kur'an'ın pratik hayata aktarılmasında en güzel örnek olan Elçisine gelin!" denildiği zaman:
"Atalarımızdan gördüğümüz töre, gelenek ve ideolojiler bizim için yeterlidir!" derler. Peki, ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yoldan sapmış kimseler olsa da mı onları körü körüne taklit edecekler?
Bu durumda, müminlerin yapması gereken şudur:
105. Ey iman edenler! Siz içinde yaşadığınız toplumu iyi yönde değiştirmek istiyorsanız, başkalarıyla uğraşayım derken kendinizi, ailenizi ve yakın çevrenizi ihmal etmeyin. Öncelikle kendinizi ıslah edip düzeltmeye bakın! O zaman korkmayın, siz İslâm'ı iyiliği emretme, kötülüğü yasaklama, tebliğ, irşat, cihat başta olmak üzere bütün emir ve yasaklarıyla hayatınıza tatbik ederek doğru yolda yürüdüğünüz sürece, hak yoldan sapanlar size ve davanıza asla zarar veremeyeceklerdir. Unutmayın ki, hepiniz eninde sonunda Allah'ın huzuruna varacaksınız. İşte o zaman Allah, tüm yaptıklarınızı size bildirecek ve hak ettiğiniz ceza veya mükâfatı tam olarak verecektir.
İşte, birey ve toplum olarak ıslah olmanızı sağlayacak temel bir hukuk ilkesi:
106. Ey iman edenler! İçinizden birine ölüm belirtileri gelir de vasiyette bulunmak isterse, vasiyetin içerik ve şartlarını belgelendirmek üzere, aranızdan Müslüman ve adil iki kişiyi şahit tutsun.
Ama eğer memleketinizden uzak diyarlara yolculuk ederken ölüm döşeğine düşer de tanıdık şahit bulmakta güçlük çekerseniz, o zaman sizin toplumunuzdan veya dininizden olmayan iki yabancı şahit de yeterli olur.
Eğer bu iki şahidin adaletinden şüpheye düşerseniz, onları cemaatle kıldığınız herhangi bir namazın ardından —çünkü namaz sonrasında dürüstlük ve insaf duyguları genellikle daha canlı olur—Müslümanların huzurunda şahitlik etmeleri için camide alıkoyun. Sonra her ikisi de Allah'a şöyle yemin etsinler:
"Dost ve yakınlarımızın çıkarları söz konusu olsa bile, bu vasiyete ihanet etmeyeceğimize ve Allah için yapmış olduğumuz bu şahitliği gizlemeyeceğimize yemin ederiz. Aksi takdirde, büyük bir günah işlemiş olacağımızı ve Allah katında cezasını çekeceğimizi kabul ediyoruz!" Vasiyet konusunda şahitlerin bu yeminli beyanı esas alınır. Aksini iddia edenin ise, iddiasını delil ile ispatlaması gerekir.
107. Şayet daha sonra yeni delillerin ortaya çıkmasıyla bu şahitlerin yalan söyledikleri veya vasiyet edilen mallardan bir kısmına el koyarak günah işledikleri anlaşılırsa, onların şahitlikleri iptal edilir. Artık delil getirmek zorunda olan taraf, kendileridir. Bu durumda, şahitler yüzünden hakları çiğnenen mirasçılar arasından ölüye en yakın olan iki kişi, o yalancı şahitlerin yerine geçer ve "Yemin olsun ki, bizim şahitliğimiz bu iki kişinin şahitliğinden daha doğrudur ve biz, kimsenin hakkını çiğnemiş değiliz. Aksi halde, zalimlerden olduğumuzu ve Allah katında cezasını çekeceğimizi kabul ediyoruz!" diye Allah'a yemin ederler. Önceki iki şahit kendi iddialarını ispat etmedikleri takdirde, ölüye yakın olan bu mirasçıların yeminine göre hüküm verilir.
108. İşte, insanların dürüstçe şahitlik yapmalarını yahut şahitlik yaparken bu kadar ağır yemin ettikten sonra yeminlerinin yalan olduğu anlaşılarak geri çevrilmesinden ve dolayısıyla, yalancı durumuna düşüp rezil olmaktan korkmalarını ve hiç değilse bu sayede doğru söylemelerini sağlayacak en uygun çözüm yolu budur. Zira böyle kesin yemin edenler, yalanları ortaya çıkar da rezil olurlar endişesiyle yalan söylemeye cesaret edemezler.
O hâlde, Allah'tan gelen bu hükümleri çiğnemekten titizlikle sakının ve emirlerini can kulağıyla dinleyin! Unutmayın ki, buyruklarına karşı gelerek yoldan çıkan bir toplumu Allah doğru yola iletmez. Hesap Gününde de, hak ettikleri karşılığı tam olarak verir: