Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 113
32. İşte bunun için, İsrailoğulları'na ve dolayısıyla size şöyle emrettik: "Her kim, bir cana kıymamış veya yeryüzünde yol kesme, eşkıyalık, ırza tecavüz ve benzeri fesat çıkarmamış bir insanı haksız yere öldürecek olursa, adeta bütün insanlığı öldürmüştür. Kim de cinayeti engelleyerek bir hayat kurtarırsa, adeta bütün insanlığı kurtarmıştır."
Ama İsrailoğulları, öğüt ve uyarıları dinlemedi. Elçilerimiz onlara, hakikati ortaya koyan nice mucizeler ve apaçık belgeler getirmiş olmalarına rağmen, yine de içlerinden birçokları, yeryüzünde azgınlık etmekten ve cinayet işlemekten bir türlü vazgeçmediler.
Öğüt ve uyarılarla uslanmayan bu gibi azgınları, ancak cezalarla durdurabilirsiniz:
33. Allah'a ve dolayısıyla, Elçisine ve Müslümanlara karşı topyekûn savaş açanların ve terör, soygunculuk, yol kesme, adam kaçırma, ırza tecavüz gibi suçlar işleyerek yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası, işledikleri suçun büyüklüğüne göre şöyledir: Eğer bunlar sadece adam öldürmüş veya ırza tecavüz etmişlerse, en az acı çekecekleri şekilde öldürülmek, hem adam öldürmüş, hem de mala veya ırza tecavüz etmişlerse, ibret için halka teşhir edilmek üzere asılarak idam edilmek, eğer adam öldürmemişler, sadece yol kesip mal almışlarsa el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, bunlardan hiçbirini yapmayıp, sadece terör havası estirerek insanları tehdit edip korkutmuşlarsa, hapse atılmak veya sürgüne gönderilmektir.
Bu, onlara bu dünyada peşinen verilen bir rezilliktir. Öteki dünyada ise, onları çok daha büyük bir azap beklemektedir.
34. Ancak, siz onları ele geçirmeden önce pişmanlık duyup tövbe eden ve kendiliklerinden teslim olanlar bunun dışındadır. Bunlar, kul haklarıyla ilgili bir suç işlememişlerse, İslâm devletine karşı işledikleri suçlardan dolayı cezalandırılmazlar. Bilin ki, Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.
Ancak böyle kendiliğinden teslim olan bir suçlu, şahıslara karşı işlemiş olduğu suçun cezasını çekmek zorundadır. Sözgelimi, adam öldürmüş veya ırza geçmiş ise öldürülür, mal gasp etmiş veya mala zarar vermiş ise tazminatını öder, masum insanları yaralamış veya dayak atmış ise aynen kısas uygulanarak cezasını çeker.
İşte hem bu suçların kökünü kazımak, hem de dünya ve âhirette saadete ulaşmak için:
35. Ey iman edenler! Allah'tan gelen ilkeler doğrultusunda hayatınıza yön vererek, her türlü kötülükten titizlikle sakının ve yaptığınız iyiliklerle yetinmeyerek, sizi O'na yaklaştıracak daha güzel ve yararlı davranışlar ortaya koymaya çalışın! Bunun için, karşınıza çıkacak her fırsatı, her imkânı ganimet bilin! O'nun sevgisini kazanmak için türlü sebepler, vesileler arayın ve O'nun yolunda malınızla ve canınızla mücadele ve cihâd edin ki, dünyada ve âhirette kurtuluşa erebilesiniz! Bunun için asıl yatırımı âhirete yapmalı, dünyanın gelip geçici güzelliklerine kapılıp da, sizi bekleyen gerçek hayatı ihmal etmemelisiniz:
36. Bu dünyanın gelip geçici nimetlerine tamah ederek bütün insanî ve ahlâkî değerleri reddeden, böylece, bu değerlerin asıl kaynağı ve varlık sebebi olan ilâhî mesajı inkâr eden o zalimler, Diriliş Günü azaptan kurtulmak için yeryüzündeki bütün nimetleri ve bir o kadarını fidye olarak verseler bile, bu onlardan asla kabul edilmeyecektir. Onların hakkı, can yakıcı bir azaptır!