Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 100
135. Ey iman edenler! Kendinizin, ana-babanızın ve diğer dost ve akrabanızın aleyhine bile olsa, Allah için dosdoğru şahitlik ederek adaleti tam anlamıyla yerine getiren kimseler olun! Hiç kimsenin mensup olduğu ırk, kabile, din veya cemaat sebebiyle haksızlığa uğramasına yahut haksız kazanç elde etmesine izin vermeyin. Davacılar ister zengin ister fakir olsun, ne zengine dalkavukluk etmek ne de güya fakiri kayırmak adına adaletten ayrılmayın! Zira zengin de olsa fakir de olsa, Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onların haklarını gözetmeye de sizden daha lâyıktır. Ama yine de O yakınlarınıza iltimas göstermemenizi, her hak sahibine hakkını tam olarak vermenizi emretmektedir.
O hâlde, sakın arzu ve heveslere kapılıp da haktan, adaletten zerre kadar bile sapmayın! Eğer şahitlik ederken gerçeği çarpıtır ya da şahitlik yapmaktan yüz çevirirseniz, bunun cezasını mutlaka göreceksiniz. Unutmayın ki, Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.
Ama hakiki adaleti, ancak hakiki imana erişmiş bir toplum gerçekleştirebilir. Bunun için de, iman ettim diyerek işin peşini bırakmamalı, her Kur'an okuyuşunuzda âdeta yeniden iman ederek ruhunuzdaki heyecanı daima diri tutmalısınız:
136. Ey iman sahibi olduğunu iddia edenler! Allah'a, Elçisine ve gerek Elçisine indirdiği bu Kitaba, gerek daha önce indirmiş olduğu diğer Kitaplara gerçek anlamda ve yeniden iman edin!
Şunu iyi bilin ki, her kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve âhiret gününü inkâr ederse, haktan tamamen uzaklaşmış ve gerçekten derin bir sapıklığa düşmüş demektir!
137. İmana erdikten sonra yeniden inkâra saplanan, sonra yine iman edip tekrar inkâr eden ve bununla da kalmayıp Müslümanlara karşı mücadeleye girişerek inkârcılıkta iyice azıtanlara gelince; tövbe etmedikleri sürece Allah onları ne bağışlayacak, ne de doğru yola iletecektir. Zaten böyle kimseler ölüm belirtilerini görüp hayattan tamamen ümit kesmedikçe tövbe etmezler.O hâlde:
138. Bu ikiyüzlülere şu acı haberi müjdele: Fesat ve bozgunculuktan vaz geçmedikleri takdirde, onlar için cehennemde can yakıcı bir azap vardır!
139. Çünkü onlar, müminleri bırakıp kâfirleri kendilerine dost ediniyorlar. Müminlere en şiddetli muhalefeti gösterirken, zalimleri ve kâfirleri yakın dost, yardımcı, yandaş ve müttefik olarak görüyorlar. Onların yanında izzet veşeref mi arıyorlar?O zalimlerin yanında yer almakla üstünlük ve şeref elde edeceklerini mi umuyorlar?İnkârcılarla dost olup onların hayat tarzını, kılık kıyafetini, kültürünü taklit ederek güçlü, gelişmiş, ileri bir toplum oluşturabileceklerini mi sanıyorlar? Ne kadar da aldanıyorlar! Oysa izzet ve şeref, tamamen ve yalnızca Allah'a aittir. Dünyada da ahirette de üstünlük, kuvvet, onur, izzet ve şeref yalnızca O'nun elindedir ve bunu dilediğine dilediği kadar verir. O hâlde, gerçek anlamda onur kazanmak isteyenler yalnızca Allah'a kul olmalı, O'nun Kitabını ve Elçisini kendilerine rehber edinmelidirler. Kâfirlerde onur aramak şöyle dursun, belli durumlarda onlarla birlikte oturmaktan bile sakınmalıdırlar:
140. Allah bu kitapta daha önce vahyettiği ayetlerde [80] , size şu hükmü indirmişti: Kâfirlerle oturduğunuz bir mecliste Allah'ın âyetlerinin inkâr edilip alaya alındığını duyduğunuz zaman, onlar bu sözleribırakıp başka bir konuya geçinceye kadar —şayet bir zorunluluk söz konusu değilse— onlarla birlikte oturmayın, hemen yanlarından ayrılın. Aksi halde, inkârcıların bu saygısızca davranışı karşısında tepkinizi göstermediğiniz için siz de onlar gibi olursunuz. Allah'ın âyetlerini alay konusu edinen zalimlerle bu dünyada birlikte olanlar, âhirette de onlarla birlikte olacaklardır:
Hiç şüphesiz Allah, sözde mümin göründüğü halde her yol ayrımında kâfirlerin safında yer alan o ikiyüzlülerin ve hak dine alenen savaş açan o kâfirlerin tümünü cehennemde bir araya toplayacak ve yaptıkları her kötülüğün hesabını onlara bir bir soracaktır.