Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 257
11. Peygamberleri onlara dedi ki: “Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah, kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Müminler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler.”
12. “Bizi (doğru olan) yollarımıza hidayet etmişken, bize ne oluyor da Allah'a tevekkül etmeyelim? Elbette bize yapmakta olduğunuz eziyetlere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler Allah'a tevekkül etmelidirler.”
13. Küfre sapanlar, peygamberlerine dediler ki: “Hiç tartışmasız sizi kendi toprağımızdan süreceğiz ya da dinimize geri döneceksiniz.” Böylelikle Rableri kendilerine, “Hiç şüphesiz biz, zulmedenleri helak edeceğiz” diye vahyetti.
14. “Ve onlardan sonra sizi o yere mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu (makam, benim adalet) makamımdan korkana ve tehdidimden çekinene aittir.”
15. (Peygamberler) Fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı, ümitsizce hüsrana uğradı.
16. (Böylesinin) Önünde cehennem vardır ve (orada) irinli sudan içirilecektir.
17. Onu yudum yudum alacak ve boğazından rahatlıkla geçirmeyi başaramayacak ve ona her yandan ölüm geldiği halde o ölecek değildir (ki azaptan kurtulsun). Bundan öte şiddetli bir azap vardır.
18. Rablerini inkâr edenlerin amellerinin örneği, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremezler. İşte derin bir sapıklık (içinde olmak) budur.