Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 194
41. Gerek hafif, gerek ağır olarak (özrü olan ve olmayan herkes), hep birlikte seferber olunuz. Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihat edin. Bilirseniz bu sizin için hayırlıdır.
42. Eğer yakın (hemen erişilir) bir dünya malı ve rahat bir yolculuk olsaydı, sana uyarlardı; fakat çıkılacak yol onlara uzak geldi. Kendilerini helak ederek, “Gücümüz yetseydi sizinle beraber çıkardık” diye Allah'a yemin ederler. Allah, onların yalancı olduğunu elbette biliyor.
43. Allah seni affetsin! Doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları da öğreninceye kadar niye onlara izin verdin?
44. Allah'a ve ahiret gününe iman edenler; mallarıyla ve canlarıyla savaşmak hususunda (bahane uydurarak) senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini bilir.
45. Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan ve kalpleri şüpheye düşüp şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
46. Eğer savaşa çıkmak isteselerdi bir hazırlık yaparlardı. Ama Allah davranışlarını beğenmedi de onları alıkoydu. “Oturanlar (acizler) ile beraber oturun” denildi.
47. Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve fitneye düşürmek için aranıza sokulurlardı. İçinizde onlara kulak verenler var. Allah kendilerine zulmedenleri bilir.