Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 491
23. Senden önce de hangi kasabaya bir uyarıcı gönderdiysek; o kasabanın varlıklıları sadece dediler ki: Doğrusu biz, babalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve biz de onların izlerine uymaktayız.
24. Şayet size atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirmişsem; yine mi bana uymazsınız? deyince, dediler ki: Doğrusu sizin gönderildiğiniz şeyi, biz inkar ediyoruz.
25. Biz de onlardan intikam aldık. Yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir bak.
26. Hani İbrahim; babasına ve kavmine demişti ki: Şüphesiz ben, sizin taptığınız şeylerden uzağım.
27. Beni yaratan müstesna. Şüphesiz ki O; beni hidayete iletecektir.
28. Ve onu; belki dönerler diye ardından gelenler için kalıcı bir kelime kıldı.
29. Hayır. Ben, onları da, atalarını da hakkı açıklayan bir peygamber gelene kadar geçindirdim.
30. Hak kendilerine geldiğinde ise: Bu bir büyüdür. Doğrusu biz, onu inkar ediyoruz, dediler.
31. Ve dediler ki: Bu Kur'an, o iki kasabanın birinden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?
32. Yoksa Rabbının rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimlerini aralarında Biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürebilmeleri için kimini kimine derecelerle üstün kıldık. Rabbının rahmeti, onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.
33. Şayet insanlar, tek bir ümmet haline gelmeyecek olsaydı; Rahman'ı inkar edenlerin evlerinin tavanlarını ve üzerinde yükseldikleri merdivenleri gümüşten yapardık.