Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 170
156. Ve (Mûsâ:) 'Bize bu dünyada da, âhirette de iyilik yaz; şübhesiz ki biz sana yöneldik.' (dedi). (Allah ise) buyurdu ki: 'Azâbımı, (kötülük yapanlardan) dilediğime isâbet ettiririm. Rahmetim ise herşeyi kaplamıştır. Fakat (âhirette) onu (günahlardan)sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize îmân edenlere yazacağım!'
157. (Onlar, Mûsâ ve Îsâ’ya îmân edip tâbi' oldukları gibi) yanlarındaki Tevrât ve İncîl’de kendisini (ismini ve sıfatlarını) yazılı buldukları o resûle, o ümmî peygambere(Muhammed’e de) tâbi' olanlardır. (O peygamber) onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten yasaklar; hem onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri ise üzerlerine haram kılar; hem onların ağırlıklarını (ağır mükellefiyetlerini) ve üzerlerinde olan zincirleri (tatbîkı zor hükümleri) indirir. Artık ona îmân eden, ona hürmet eden, ona yardım eden ve onunla berâber indirilen nûra(Kur’ân’a) tâbi' olanlar var ya, işte onlar gerçekten kurtuluşa erenlerdir!
158. (Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: 'Ey insanlar! Muhakkak ki ben, sizin hepinize, göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan Allah’ın (gönderdiği) peygamberiyim. O’ndan başka ilâh yoktur; (O) hayat verir ve (O) öldürür. Öyleyse Allah’a ve O’nun ümmî peygamber olan Resûlüne îmân edin; o (peygamber) ki, Allah’a ve O’nun kelimelerine(kitablarına) îmân eder; ona tâbi' olun ki hidâyete eresiniz.'
159. Mûsâ’nın kavminden bir cemâat de vardır ki, (insanlara) hak ile doğru yolu gösterirler ve onunla adâleti tatbîk ederler.