Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 545
22. Allaha ve âhiret gününe îmanda sebat eden hiçbir kavmin Allaha ve resulüne muhaalefet eden kimselerle — velev ki onlar, bunların babaları, ya oğulları, ya biraderleri, yahud soysopları olsunlar — dostlaşacaklarını görmezsin. Onlar, o kimselerdir ki (Allah) îmânı kalblerine yazmış, bunları kendinden bir ruuh ile desteklemişdir. Bunları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacakdır. Bunlar orada ebedî kalıcıdırlar. Allah onlardan raazî olmuşdur. Onlar da Allahdan hoşnud olmuşlardır, işte onlar Allah fırkasıdır. Gözünüzü açın ki Allah fırkası (mensûbları) umduklarına erenlerin ta kendileridir.
1. Göklerde ne var, yerde ne varsa (hepsi) Allâhı tesbîh (ve tenzîh) etmekdedir. O, mutlak gaalibdir, yegâne hukûm ve hikmet saahibidir.
2. O, ehl-i kitabdan küfür edenleri ilk sürgünde yurdlarından çıkarandır. Siz çıkacaklarını sanmamışdınız. Onlar da kal'alarının (Allahın azabına) hakıykaten mâni olacağını zannetdilerdi. İşte onlara hisâba katmadıkları cihetden Allah (ın emr-ü azâbı) geliverdi. O, bunların yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem mü'minlerin elleriyle harab ediyorlardı. İşte ey akıl ve basıyret saahibleri, siz (bundan) ibret alın.
3. Eğer Allah, onların üstüne (bu) sürgünü yazmamış olsaydı bile, hiç şübhesiz dünyâda kendilerini yine (başka suretde) şiddetle azâblandıracakdı. Âhiretde de onlar için ateş azâbı vardır.