Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 506
29. Hani cinlerden bir grubu, Kur’an’ı dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: “Kulak verin.” Sonra bitirince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler.
30. Dediler ki: “Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa’dan sonra indirilen, kendinden öncekileri doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir Kitab dinledik.”
31. “Ey kavmimiz, Allah’a davet edene icabet edin ve O’na iman edin; günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi acıklı bir azabtan kurtarsın.”
32. “Kim Allah’a davet edene icabet etmezse, artık o, yeryüzünde aciz bırakacak değildir ve onun O’ndan başka velileri yoktur. İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.”
33. Peki, göklerle yeri yaratmış ve onları yaratmaktan dolayı yorulmamış olan Allah’ın, ölüleri diriltmeye de kadir olduğunu görmezler mi? Evet, muhakkak ki o, her şeye güç yetirendir.
34. Küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler ateşe sunulacakları günde: “Bu gerçek değil miymiş?” Onlar: “Rabbimize andolsun, evet.” derler. “Öyleyse inkar ettiklerinizden dolayı azabı tadın.” dedi.
35. Artık sen sabret; rasullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi. Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamışlardır. Bir tebliğdir. Artık fasıklar topluluğundan başkası helak edilir mi ki?