Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 501
23. Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah’ın bir ilim üzerine kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah’tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıpdüşünmüyor musunuz?
24. Dediler ki: “Bu, dünya hayatımızdan başkası değildir, ölürüz ve diriliriz. Bizi kesintisi olmayan zamandan başkası helak etmiyor.” Oysa onların bununla ilgili hiç bir bilgileri yoktur; yalnızca zannediyorlar.
25. Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, onların delilleri: “Eğer doğru sözlüler iseniz, atalarımızı getirin.” demekten başkası değildir.
26. De ki: “Allah sizi diriltiyor, sonra sizi öldürüyor, sonra kendisinde hiçbir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi bir araya getiriptoplayacaktır. Ancak insanların çoğu bilmezler.”
27. Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Kıyametsaatinin kopacağı gün, o gün, batılda olanlar hüsrana uğrayacaklardır.
28. O gün sen her ümmeti diz üstü çökmüş olarak görürsün. Her ümmet, kendi kitabına çağrılır. “Bugün yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz.”
29. “Bu bizim kitabımızdır; sizin aleyhinizde hak ile konuşuyor. Gerçekten biz, sizin yaptıklarınızı yazdırıyorduk.”
30. İman edip salih amel işleyenlere gelince; Rableri onları kendi rahmetine sokar. İşte bu, apaçık kurtuluşun ta kendisidir.
31. Küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenlere gelince: “Ayetlerim sizlere okunmadı mı, siz de büyüklük taslayıp günahkâr kimseler olmadınız mı?”
32. “Gerçekten Allah’ın va’di haktır, kıyametsaatinde de şüphe yoktur.” denildiğinde siz: “Kıyametsaati de neymiş? Biz bilmiyoruz; biz sadece şüphe ve zan ediyoruz, biz kesin bilgiyle inananlardan değiliz.” demiştiniz.