Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 566
43. Gözleri düşmüş, kendilerini bir zillet sarmış bulunur, halbuki o secdeye onlar sağ sâlim iken da'vet olunuyorlardı.
44. O halde bana bırak bu sözü tekzib edenleri, biz onları istidrac ile çıkarır, bilemiyecekleri cihetten yuvarlarız.
45. Onlara sadece mühlet veriyorum. Benim düzenim pek sağlamdır.
46. Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da mı cereme vermekten ezilmişler?
47. Yoksa gayb yanlarında da onlar mı yazıyorlar?
48. O halde sabret rabbının hukmüne de sahib-i hut gibi olma, hani öfkeye boğulmuş da nida etmişti.
49. Rabbından bir ni'met yetişmiş olmasa idi ona, elbette o fazaya fena bir halde atılacaktı.
50. Fakat rabbı onu ıstıfa buyurdu da salihînden kıldı.
51. Ve gerçek o küfr edenler o zikri işittikleri vakıt az daha seni gözleriyle kaydıracaklardı, bir de durmuşlar o her halde bir mecnun diyorlar.
52. Halbuki o halis bir zikirdir bütün ukalâ âlemleri için
1. O Hâkka
2. Ne Hâkka?
3. Ve ne bildirdi sana dirayetle? Nedir o Hâkka?
4. İnanmadı Semud-ü Âd o kariaya.
5. Amma Semud ihlâk ediliverdiler o tâgıye ile
6. Ve amma Âd onlar da ihlâk ediliverdiler bir sarsar rüzgâr, azgın bir fırtına ile
7. müsellat etmişti Allah onun üzerlerine yedi gece sekiz gün husûm halinde, köklerini kesmek üzere müstemirren. Bir de görürsün ki o kavmı o müddet zarfında yıkıla kalmışlar. Ve sanki içleri kof hurma kütükleri imişler
8. Bak şimdi görebilir misin onlardan bir bakıyye.