Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 86
45. Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Koruyup gözeten olarak ta Allah (size) yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter.
46. Yahudilerin bir kısmı, (Tevrat'taki) kelimelerin anlamını çarpıtırlar. Sözleri asıl bağlamından kopararak, “işittik ama karşı çıkıyoruz!” ve “dinleyin ama kulak asmayın!” ve “asıl sen bize kulak ver (ey Muhammed)!” derler. Böylece dilleriyle oyun oynarlar ve (sahih) itikadın yanlış olduğunu ima etmeye çalışırlar. Hâlbuki onlar, sadece “işittik ve itaat ediyoruz!” ve “bizi dinle, bize katlan!” deselerdi, bu onların gerçekten yararına ve daha dürüstçe bir davranış olurdu. İşte Allah inkârları yüzünden onlara lanet etmiştir. Onların ancak pek azı inanır.
47. Ey kendilerine kitap verilenler! Biz bazı yüzleri çarpıtıp ense taraflarına döndürmeden ya da Cumartesi yasağını çiğneyenleri lânetlediğimiz gibi lânetlemeden yanınızda bulunan (Tevrat'ı) doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur'an'a) iman edin. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir.
48. Allah, kendisine ortak koşulmasını (başkalarının ilahlaştırılmasını) asla bağışlamaz. Onun dışında, dilediği kimsenin günahını bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa kesinlikle büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.
49. Şu kendilerini temize çıkaranları görmüyor musun? Oysa Allah dilediği kimseyi arındırır, fakat hiç kimseye kıl payı kadar haksızlık yapılmaz.
50. Bak Allah'a karşı nasıl yalan uydurup iftira ediyorlar. Bu, apaçık bir günah olarak (onlara) yeter.
51. Kendilerine ilahi kelamdan bir pay verilenleri (İsrailoğullarını) görmüyor musun? Onlar, asılsız muammalara ve şeytani güçlere inanıyorlar ve inkârcıların, mü'minlerden daha doğru yolda olduklarını iddia ediyorlar.