Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 368
20. (20-22) (Musa) dedi ki: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde (bir yumruk vurmakla adamın ölebileceğini bilemeden) yaptım. Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden biri yaptı. Başıma kaktığın o iyilik, İsrailoğullarını kendine köle yaptığın içindi.”
21. (20-22) (Musa) dedi ki: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde (bir yumruk vurmakla adamın ölebileceğini bilemeden) yaptım. Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden biri yaptı. Başıma kaktığın o iyilik, İsrailoğullarını kendine köle yaptığın içindi.”
22. (20-22) (Musa) dedi ki: “Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir hâlde (bir yumruk vurmakla adamın ölebileceğini bilemeden) yaptım. Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden biri yaptı. Başıma kaktığın o iyilik, İsrailoğullarını kendine köle yaptığın içindi.”
23. Firavun ona: “Âlemlerin Rabbi ne demektir?” diye sordu.
24. (Musa:) “Eğer gerçekten (doğruyu) öğrenmek ve (onu) yürekten benimsemek istiyorsanız (söyleyeyim;) göklerin, yerin ve bu ikisi arasında var olan her şeyin Rabbi demektir!” diye cevap verdi.
25. (Firavun,) çevresindekilere: “(Onun ne dediğini) duydunuz mu?” dedi.
26. (Ve Musa:) “O sizin de Rabbinizdir, göçüp gitmiş atalarınızın da Rabbidir!” dedi.
27. (Firavun:) “Dikkat edin! Size gönderilen bu elçi kesinlikle bir delidir!” dedi.
28. (Musa:) “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer aklınız varsa, anlarsınız” dedi.
29. (Firavun:) “Eğer benden başka bir ilah edinirsen yemin ederim ki, seni hapse attırırım” dedi.
30. (Musa:) “Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?” dedi.
31. (Firavun:) “Eğer doğru sözlü biriysen, haydi, çıkar ortaya o dediğini!” diye cevap verdi.
32. Bunun üzerine (Musa) asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluverdi.
33. Ve elini (koynundan) çekip çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar bembeyaz (olmuş)!
34. (34-35) (Firavun,) çevresindeki ileri gelenlere: “Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır. Sizi, yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?” dedi.
35. (34-35) (Firavun,) çevresindeki ileri gelenlere: “Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır. Sizi, yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?” dedi.
36. (36-37) (Onlar da:) “Onu ve kardeşini bir süre alıkoy, bu arada, şehirlere haberciler gönder. Sana bütün usta sihirbazları getirsinler” dediler.
37. (36-37) (Onlar da:) “Onu ve kardeşini bir süre alıkoy, bu arada, şehirlere haberciler gönder. Sana bütün usta sihirbazları getirsinler” dediler.
38. Böylece sihirbazlar, belli bir günün belirlenen bir vaktinde bir araya getirildiler.
39. Ve insanlara da: “Haydi siz de toplanın” denildi.