Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 271
35. Allah'a ortak koşanlar, dediler ki: “Allah dileseydi ne biz, ne de atalarımız O'ndan başka hiçbir şeye tapmazdık, O'nun emri olmadan hiçbir şeyi de yasaklamazdık.” Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı (kendi suçlarını Allah'a yüklemişlerdi). Peygamberlere düşen, açık bir tebliğden başkası değildir.
36. Andolsun ki biz her topluma: “Allah'a kulluk edin, şeytana ve şeytanlaşmış insanlara kulluk etmekten sakının” diyen bir peygamber gönderdik. (Onların) kimini Allah (niyet ve gayretlerine göre) doğru yola iletti, kimi de (inatları yüzünden) sapıklığı hak etti. Yeryüzünde geziniz de peygamberlerini yalanlayanların sonunun ne olduğunu görünüz!
37. Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah (kötü niyet ve eylemlerinden dolayı) sapıklıkta bırakacağı kimseyi doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da yoktur.
38. Onlar: “Ölen kimseyi Allah tekrar diriltmez” diyerek olanca güçleriyle Allah'a yemin ettiler. Hâlbuki bu ölüleri diriltmek, Allah'ın kendi üzerine aldığı bir vaadidir. Ancak insanların çoğu bunu bilmezler.
39. İhtilaf ettikleri konular (Allah tarafından) açıklığa kavuşturulsun ve inkârcılar, yalan söylediklerini öğrensinler diye (Allah onları diriltilecektir).
40. Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz ona sadece, “Ol” dememizdir. O da hemen oluverir.
41. Haksızlığa uğradıktan sonra Allah uğrunda hicret edenlere gelince; kesinlikle onları dünyada güzel bir yere yerleştireceğiz. Ama onların ahiretteki mükâfatı çok daha büyük olacaktır. (İman etmeyenler) keşke bunu bilselerdi.
42. Onlar (eziyetlere) sabreden ve yalnız Rablerine güvenen kimselerdir.