Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 65
116. O küfredenler var ya, şüphesiz ki ne malları, ne çocukları onları Allah'tan hiçbir şeyle müstağni kılmaz (onları ilâhî azâbdan kurtaramaz). İşte onlar Cehennem ateşinin yakın dostlarıdır ve orada ebedî kalıcılardır.
117. Onların bu dünya hayatında harcadıklarının misâli, kendi kendilerine haksızlık eden bir kavmin ekinine dokunup mahveden kavurucu (ya da dondurucu) soğuk (ya da çok sıcak) bir rüzgârın misâli gibidir. Allah onlara zulmetmedi, ama onlar kendilerine zulmettiler.
118. Ey imân edenler! Kendinizden başkasını dost ve sırdaş edinmeyin. Onlar sizi şaşırtıp bozmakta kusur etmezler. Sıkıntıya düşmenizi çok arzu ederler. Size olan aşırı kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşıp ortaya çıkmıştır. Kalblerinin gizlediği (kin ve düşmanlık) daha büyüktür. Eğer aklınızı kullanırsanız size âyetlerimizi yeterince açıkladık.
119. Siz (ey mü'min)ler, öylesiniz ki onları seversiniz, onlar ise sizi sevmez ve siz (kutsal) kitab(lar)ın hepsine imân edersiniz. Onlar ise sizinle karşılaşınca «inandık» derler, kendi başlarına kalınca size karşı öfkelerinden parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Öfkenizle ölün ! Şüphesiz ki Allah kalblerde olanları bilir.
120. Size bir iyilik dokunsa onları tasalandırır. Size bir kötülük isabet etse onunla sevinirler. Eğer sabreder ve Allah'tan saygı ile korkarsanız, onların hilesi size hiç de zarar vermez. Şüphesiz ki, Allah onların yapageldiklerini (ilmiyle kudretiyle) kuşatmıştır.
121. Hani sen erkenden ailen arasından çıkıp mü'minleri savaş için uygun yerlere yerleştiriyordun ; Allah (her şeyi) işiten ve bilendir.