Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 47
275. Riba (= faiz) yiyenler, (kabirlerinden) ancak Şeytan çarpmış kimse gibi kalkarlar. Bu, onların «Alım-satım da faiz gibidir», demelerindendir. Halbuki Allah alım-satımı helal, faizi haram kılmıştır. Artık bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişi kendisine, işi hakkındaki hüküm ise Allah'a aittir. Kim de faize döner, önce olduğu gibi faizcilik yapmaya tekrar başlarsa, işte onlar Cehennemliktir, orada hep kalıcılardır.
276. Allah faizi, bereketini gidererek hep azaltır; sadakaları ise bereketlendirip arttırır. Hem Allah çok inkarcı hiçbir günahkârı sevmez.
277. Şüphesiz ki imân edip yararlı işlerde bulunan, namazı kılıp zekâtı verenlerin mükâfat ve sevapları Rabları katındadır. Hem onlara hiçbir korku da yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.
278. Ey imân edenler! Allah'tan korkun, faizden arta kalanı bırakın eğer gerçekten inanmışsanız (Rabbinizin emrine uyun).
279. Yok eğer böyle yapmazsanız, artık Allah'a ve Peygamberine karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe edip (faizcilikten vazgeçerseniz) ana sermayeniz sizindir. Artık ne haksızlık eder, ne de haksızlığa uğramış olursunuz.
280. Eğer borçlu sıkıntıda ise, onu, bir kolaylık bulununcaya kadar beklemek (uygun olur). (Alacağınızı) sadaka olarak bağışlarsanız sizin için —eğer bilirseniz— daha hayırlıdır.
281. Allah'a döndürüleceğiniz ve sonra da herkese kazandığının (karşılığı) eksiksiz verileceği günden (o gündeki hesaptan) korkun.