Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 234
109. Artık bunların taptıklarının (böyle bir azaba yol açacak bir sapıklık olduğunda) şüphen olmasın ; onlar ancak daha önce babalarının taptıkları gibi taparlar. Biz de elbette (ateşten) nasiplerini noksansız vereceğiz.
110. And olsun ki, Musa'ya kitab verdik, ne var ki, (idraksizler yüzünden) onda anlaşmazlık meydana geldi. Eğer Rabbinden geçmiş bir söz olmasaydı hemen aralarında hükmedilip (çoktan) sonuca bağlanmış olurdu bile. Ve doğrusu onlar bunda kuşku ve şüphe içindeler.
111. Şüphesiz her birinin amellerinin (karşılığını) Rabbin tastamam verecektir. Doğrusu O, onların yapa geldiklerinden haberlidir.
112. O halde sen —ve beraberinde tevbe edenlerle birlikte— em-rolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı gitmeyin. Allah ne yaptıklarınızı şüphesiz ki iyiden iyiye görendir.
113. Ve bir de zulmedenlere meyletmeyin, yoksa dokunur size ateş. Allah'tan başka sizin dost ve sahibiniz de yoktur. Sonra (O'ndan da) yardım göremezsiniz.
114. Hem gündüzün iki ucunda ve gecenin ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (temizleyip) giderir. Bu, iyi düşünenlere bir öğüt, bir hatırlatmadır.
115. Ve sabret; şüphesiz ki Allah iyiliği huy edinip iyilikte bulunanların mükâfatını zayi'etmez.
116. Sizden önceki nesillerden akıl ve idrâk sahiplerinin yeryüzünde fitne ve fesadı yasaklamaları gerekmiyor muydu ? Onlardan kurtardığımızın pek azı ancak (bu fazileti gösterip mücâdele etmişti). O zulmedenler ise kendilerine sunulan refahın peşine düştüler, zaten onlar suçlu günahkârlar idi.
117. Rabbin, halkından, kendilerini (ve çevrelerini) düzeltenler bulundukça kasabaları haksız yere yok edecek değildir.