Bakara Suresi 62. Ayet

Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.

Bakara Suresi 286 ayettir. Nüzulü Medine'de olup 87. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 2 sayfa numarasında yer almaktadır.
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَالَّذ۪ينَ هَادُوا وَالنَّصَارٰى وَالصَّابِـ۪ٔينَ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۖ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Sureler
Mushaf
Sayfa 2
İlgili Sure
Bakara Suresi
Ayetler
İsim Meal
Abdulbaki Gölpınarlı Şüphesiz son gelen kitaba iman edenler ile Yahudi inancının takipçilerinden, Hıristiyanlardan ve Sabiîlerden olduğu halde Allah'a ve ahiret gününe inanarak müslüman olmuş ve bu inancının gereği doğru ve yararlı işler yapmış olanların tümü, Rablerinden kazandıkları mükafatları olan cenneti elde edeceklerdir. Onlar cennette ne korkacak ne de üzüleceklerdir.
Abdullah Parlıyan Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir.
Adem Uğur (Gizli şirk içinde olsalar bile {Yusuf: 106}) iman edenler, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiiler (yıldızların tanrı olduğuna inanıp onlara tapanlar) arasından; nefslerinin Allâh Esmâ'sından meydana geldiğine ve gelecekte yaşanacak sürece iman edenler ve bunun gereği kendilerini selâmete çıkaran çalışmalara devam edenler, Rablerinin (Esmâ bileşimlerinin) indînde ecre (bunun getirisi olan kuvvelere) kavuşurlar. Onlar için ne korkulacak bir şey kalır ne de onları üzecek bir olay!
Ahmed Hulusi Hakka ve tevhide yönelik inançları olanlar, sözde iman edenler, yahudiliğin takipçileri, hrıstiyanlar, sâbiîler, inançlarını terkedenler geçmişin kirlerinden arınarak Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve Âhiret gününe hakkıyla imân ederler, gevşekliği bırakıp, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirirler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlarlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olurlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işlerlerse elbette Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara her iki dünyada da korku yok. Geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı mahzun da olmayacaklar.
Ahmet Tekin Şüphesiz iman edenlerle, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiilerden kimler Allah'a ve ahiret gününe inanıp salih ameller (iyi işler) işlerlerse onların ecirleri Allah katındadır. Onlara korku yoktur ve üzülmeyeceklerdir de.
Ahmet Varol Şüphesiz, iman edenler(le) yahudiler, hristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
Ali Bulaç Şüphe yok ki, daha önce peygamberlere imân edenler, Mûsa dinini kabul eden Yahûdiler, Hristiyanlar ve her dinden bir şey alıp meleklere tapanlar (var ya), bunlardan her kim, Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve Hazreti Peygamberin şeriatı üzerine salih bir âmel işlerse, elbette bunların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun olacak değillerdir.
Ali Fikri Yavuz İster (Kur’ân’a ve Allah Rasûlü’ne) iman ikrarında bulunanlardan olsun, isterse Yahudi olanlar, Nasranîler (Hıristiyanlar), Sâbiîler (ve daha başka insanlardan) olsun, (mesele asla bir isim meselesi ve kuru bir iddiadan ibaret olmayıp,) her kim gerçekten Allah’a ve Âhiret Günü’ne iman eder ve imanının gerektirdiği istikamette sağlam, doğru, yerinde ve ıslaha yönelik işler yaparsa, Rabbileri katında derecesine göre her birinin mükâfatı vardır. (Yardımımı, desteğimi hep yanlarında bulacakları için) onlar hakkında (özellikle Âhiret’te) herhangi bir korku söz konusu olmayacak ve onlar asla üzülmeyeceklerdir de.
Ali Ünal Kesinlikle, iman edenlerden, Yahudi olanlardan, Hıristiyanlardan ve Sâbiîlerden kim Allah'a ve âhiret gününe inanıp iyi amelde bulunursa, Rabbleri katında onların ödülü vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar kederlenmeyeceklerdir.
Bayraktar Bayraklı suphesiz, inananlar, Yahudi olanlar, hiristiyanlar ve sabiilerden Allah'a ve ahiret gunune inanip yararli is yapanlarin ecirleri Rablerinin katindadir. Onlar icin artik korku yoktur. Onlar uzulmeyeceklerdir.
Bekir Sadak Şüphesiz ki, İmân edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabitlerden kim dosdoğru Allah'a, âhiret gününe inanır ve iyi-yararlı amelde bulunursa, artık onlar için Rableri katında ecirler vardır, onlar üzerinde bir korku da yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar.
Celal Yıldırım Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden kim “Allah'a ve ahiret gününe inanır ve faydalı eylemlerde bulunursa onlara Rableri katında mükâfat vardır ve onlar ne korkacak, ne de tasalanacaktır.
Cemal Külünkoğlu Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir).
Diyanet İşleri Şüphesiz, inananlar, Yahudi olanlar, Hıristiyanlar ve Sabiilerden Allah'a ve ahiret gününe inanıp yararlı iş yapanların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlar için artık korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir.
Diyanet İşleri ( Eski ) Şüphesiz iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden de Allah'a ve ahiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur onlar üzüntü çekmeyeceklerdir.
Diyanet Vakfı İnananlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve diğer dinlerden her kim: ALLAH'a ve ahirete inanır ve erdemli bir hayat sürdürürse, onların ödülleri Rab'leri katındadır. Onlar için korku ve üzüntü yoktur.
Edip Yüksel Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir.
Elmalılı ( Sade ) Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve Sabiiler; bunlardan her kim Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve iyi bir amel işlerse, elbette bunların Rableri yanında mükafatları vardır. Bunlara bir korku yoktur ve bunlar mahzun da olmayacaklardır.
Elmalılı ( Sade - 2 ) Şüphe yok ki iman edenler ve Yehudîler, Nasranîler, Sabiîler bunlardan her kim Allaha ve Ahıret gününe hakikaten iman eder ve salih bir amel işlerse elbette bunların Rableri yanında ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur ve bunlar mahzun olacak değillerdir
Elmalılı Hamdi Yazır Kuşkusuz inananlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiilerden (kim) Tanrı'ya ve ahiret gününe inanır ve salih amellerde bulunursa, onların ödülleri / karşılıkları (ecir) rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzüntü duymayacaklardır.
Gültekin Onan Muhakkak îmân edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sâbiîlerden her kim Allah'a ve âhiret gününe îmân edip salih amel işlerse,onların Rabbleri katında ecirleri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar üzülecek de değillerdir.
Harun Yıldırım Şübhe yok ki (senden evvel peygamberlere) îman edenler (olsun, Musa dînini kabul eden) Yahudiler (olsun), Nasrânî (Hiristiyan) ve Sabiîler (olsun) kim (peygamberin şerîatine göre) Allaha ve âhiret gününe inanır, bununla beraber (o şerîatin emri vech ile) saalih (iyi) amel (ve hareket) de bulunursa elbette onların Rableri katında ecirleri (mükâfatları) vardır. Hem onlara bir korku da yokdur, onlar mahzun da olacak değillerdir.
Hasan Basri Çantay Şübhesiz ki (zâhiren) îmân edenler, yahudi olanlar, hristiyanlar ve sâbiîler yok mu, (onlardan) kim Allah’a ve âhiret gününe (hakikaten) îmân edip sâlih bir amel işlerse, artık onların, Rableri katında mükâfâtları vardır; onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.
Hayrat Neşriyat Şüphesiz ki Mü'minler, Yahudiler, Nasrani ve Sabiilerden; kim Allah'a ve ahiret gününe inanıp, salih amelde bulunursa, elbette onların Rabları katında mükafaatları vardır. Hem onlara bir korku yoktur, mahzun da olacak değildirler.
İbni Kesir Elbetteki iman edenler, Yahudi olanlar, Hıristiyanlar ve sabilerden Allah'a ve ahiret gününe iman edenler ve doğru işler yapanların, yaptıklarının karşılıkları, Rablerinin katında olup, onlar için korku olmadığı gibi, kesinlikle üzülmeyeceklerdir.
İlyas Yorulmaz Şüphesiz iman edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler'den her kim Allah'a ve ahiret gününe iman edip salih iş yaparsa, şüphesiz ecirleri rableri katındadır. Onlar için artık korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
İnsan Dergisi Gerçek şu ki, dış görünüşleri itibariyle Kur'ân'a iman edenler, Yahudiler, Hristiyanlar ve bu üç semavi şeriatın mensupları gibi Allah'a, ilahi vahye ve nübüvvete iman eden Sâbiîler var ya;

Bu gibi Kitap Ehli olup da şirki ve putperestliği reddeden din mensuplarından her kim Allah'ın varlığına, birliğine; her türlü kusur, eksiklik ve acziyetten beri olduğuna ve yapılan her iyilik ve kötülüğün hesabının görülüp karşılığının verileceği âhiret gününe hakkıyla iman eder ve İslâm'ın ortaya koyduğu prensipler doğrultusunda güzel ve yararlı işler yaparsa,

İşte Rablerinin katında onlara iman ve amellerinin karşılığı olarak muhteşem mükâfatlar vardır; Hesap Gününde onlar ne korku duyacak ne de üzüleceklerdir.

Âyette geçen "iman edenler", İslâm toplumuna mensup olup dış görünüş itibariyle kelime-i şehadeti kabul eden kimselerdir. İman ve amel derecesi ne olursa olsun, kendisini Müslüman olarak tanımlayan, İslam toplumunun bir üyesi olan ve zahiren Müslüman görünen herkes "iman edenler" kapsamına girer.

Yahudiler, bilindiği gibi Tevrat ve Zebur'u kutsal kitap kabul edip Hz. İsa'dan önceki peygamberlere iman eden kimselerdir.

Hristiyanlar, Tevrat ve Zebur'un yanı sıra İncil'i de kutsal kitap kabul eden ve Hz. Muhammed'den önceki peygamberlere iman eden kimselerdir.

Sâbiîlere gelince, "Sâbiî" kelimesi, "ortaya çıkmak, zuhur etmek" anlamında "sabee" fiilinden türetilmiş olup, "yeni ortaya çıkan, türedi" anlamına gelmektedir. Arap müşrikleri, puta tapmayı reddeden ve bilinen semavi dinlerden ayrı olarak yeni bir tevhid inancıyla ortaya çıkan kimselere Sâbiî derlerdi. Nitekim İslam öncesi dönemde hanîf inancına mensup olanlara Sâbiî ismini verdikleri gibi, Peygamber'i ve ona tabii olan Müslümanları da bu isimle anmışlardır. Buna göre Sâbiîler, Yahudilik ve Hristiyanlık gibi yerleşik semavi dinlerden ayrı olarak ortaya çıkan ve Allah'ın varlığına, birliğine, ilahi vahye ve nübüvvete iman edip putlara tapmayı reddeden inanç gruplarına verilen ortak bir isimdir. İslam öncesi dönemdeki hanîfler, Yahya Peygamber'in takipçileri olup bir yönüyle Yahudiliğe bir yönüyle Hristiyanlığa benzeyen ve halen Irak'ta yaşayan Mandenler ve Nasuralar Sâbiî gruplardandır. Şirk inancına sahip oldukları halde, tek tanrılı din mensuplarına tanınan ayrıcalıklardan faydalanmak için kendilerini Sâbiî olarak adlandıran Irak'taki Harranîler, ayette sözü edilen Sâbiîlerle karıştırılmamalıdır.

Âyette sayılan bu dört grubun ortak özelliği, genel olarak Allah'ın birliğine, ilâhî vahye ve peygamberliğe iman etmeleri ve puta tapmayı reddetmeleridir. Bunlar, âyette ifade edilen ve Kur'an'ın başka yerlerinde ayrıntılarıyla açıklanan bu üç şartı yerine getirdikleri takdirde, ebedî kurtuluşu kazanıp cennete girebileceklerdir.

Ayetin muhatabı, ebedî kurtuluş konusunda iddia sahibi olan semavi din mensuplarıdır. Bu yüzden burada müşrik, putperest, mecusi gibi din mensuplarına ve hiçbir ilâhî kaynağa dayanmayan satanist, ateist, agnostik gibi gruplara değinilmemiştir. Zira onların kurtuluşa ermeleri için, her şeyden önce putperestlik ve şirk inancından vaz geçip Allah'ın varlığına, birliğine, O'nun kitap ve elçi gönderdiği gerçeğine iman etmeleri gerekmektedir. Onlar ancak bu şartları yerine getirdikleri takdirde Ehl-i Kitap olarak kabul edilip bu ayetin muhatabı olmaya hak kazanabilirler.

Bu âyet, aynı zamanda, ebedî kurtuluşun kendi tekellerinde olduğunu iddia eden Yahudilere cevap mahiyetinde gelmiştir. Zira Yahudiler, Allah katında özel ve ayrıcalıklı bir toplum olduklarına inanıyorlardı. Bu yüzden iman ve amelleri ne olursa olsun, sadece İsrailoğulları'ndan oldukları için doğruca cennete gideceklerini, diğer insanların ise her hâlükârda cehennemlik olduğunu iddia ediyorlardı. Âyette Yahudilerin bu bâtıl iddiası reddedilerek ebedî kurtuluşun gerçek ölçüsü ortaya konmuştur. Buna göre hiç kimse, şu veya bu dine inandığını öne sürmekle veya herhangi bir ırka, sınıfa, cemaate mensup olmakla kurtuluşa eremez. Çünkü Allah katında özel ve ayrıcalıklı bir sınıf veya toplum yoktur. Cennete girebilmenin tek yolu, Allah'a ve âhiret gününe gereğince inanmak, O'nun gönderdiği emir ve yasaklara riayet etmek ve ilâhî prensiplerin öngördüğü biçimde yararlı ve güzel davranışlar ortaya koymaktır. Âyetin asıl konusu bâtıl bir iddiayı reddetmek olduğundan, Allah'ın rızasını kazanıp cennete girebilmenin temel şartları ana hatlarıyla ortaya konmuş; ancak ayrıntıya girilmemiştir. Ebedî kurtuluş için gereken diğer inanç esasları ve sözü edilen salih amellerin neler olduğu, Kur'ân'ın diğer âyetlerinde yeri geldikçe ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Bu konuyla ilgili diğer âyetleri yok sayıp yalnızca bu âyetin yüzeysel anlamını esas alarak Allah'a ve ahiret gününe inanıp iyi işler yapan Yahudi ve Hristiyanların, Hz. Muhammed'e ve Kur'ân'a iman etmeseler dahi mümin sayıldıklarını ve cennete girilebileceklerini söylemek doğru değildir. Zira Allah, Yahudi ve Hristiyanları defalarca ve ısrarla Son Elçi'ye ve Kur'ân'a imana davet etmekte, bu çağrıyı bilerek reddedenleri ise açıkça lanetlemektedir (Bakara, 2/41, 89-91; Nisa, 4/47, 150).  Gaflet veya bilgi eksikliği gibi sebeplerle bu daveti reddeden halk kesiminin Allah katında belli şartlarda mazur görülebileceği söylense bile, Hz. Muhammed'i kendi evladını tanıdığı gibi tanıyan (Bakara, 146; En'âm, 20) ve Kur'ân'ın Allah kelamı olduğunu pekâlâ bilen, fakat gerek kibir ve inadından, gerek makam ve itibarını koruma adına bile bile hakkı red ve inkâr eden hahamların, rahiplerin, din âlimlerinin ve önderlerin ilâhî azaba ve lanete müstahak olduklarında şüphe yoktur (Bakara, 2/41, 89-91). Ancak İslam tebliği kendilerine tam olarak ulaşmamış olan Yahudi ve Hristiyanlar şirke ve putperestliğe bulaşmadan Allah'a ve hesap gününe iman ettikleri, hem kutsal kitaplarının hem de akıl ve vicdanın gösterdiği erdemli davranışları yapıp kötülüklerden uzak durdukları takdirde, ilahi rahmete nail olup cennete girebilirler. Burada sözü edilen "Allah'a ve âhiret gününe iman"ın gerçek ve sahih bir iman olması gerektiği açıktır. Mesela, İsa Peygamber'i "Allah" yahut "Allah'ın oğlu" olarak nitelendiren bir kimse Allah'a gerçek anlamda iman etmiş sayılamaz. Aynı şekilde, herhangi bir toplumun âhirette özel ve ayrıcalıklı muameleye tabi tutulacağını, orada iltimas ve kayırma olacağını iddia eden kimse de gerçekte âhirete iman etmiyor demektir.
Kadri Çelik Kuşkusuz, (bu ilahi kelama) iman edenler ile Yahudi inancının takipçilerinden, Hıristiyanlardan ve Sabiilerden Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanmış, doğru ve yararlı işler yapmış olanların tümü Rablerinden hak ettikleri mükafatları alacaklardır; ve onlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.
Mahmut Kısa Şüphe yok ki insanlarla Yahûdi olanlardan, Nasrânîlerden, Sâbiîlerden, Allah'a ve son güne inanan ve iyi işler gören kimselere, Rableri katında ecir var. Onlar için ne korku vardır, ne hüzün.
Muhammed Esed Hiç şüphesiz bu kitaba inanan kimselerden, Yahudileşen kimselerden, Hıristiyanlardan ve Sabiilerden her kim Allah'a ve ahiret gününe inanır, ıslah edici iyilik işlerse, işte onlar için Rableri katında yaptıklarının karşılığı vardır. Onlar gelecekten endişe etmeyecek, geçmişten dolayı da üzüntü duymayacaklar.
Mustafa İslamoğlu Şüphe yok ki, mü'minler ile Yahudilerden ve Nasârâ ile Sâbii tâifesinden herhangi kimseler Allah Teâlâ'ya, ahiret gününe imân edip sâlih amellerde bulunmuş olurlarsa onlar için Rableri indinde mükâfaatlar vardır. Ve kendilerine asla korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
Ömer Nasuhi Bilmen Şüphesiz ki iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Ömer Öngüt Şüphesiz İnananlar, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiilerden kim Allah’a ve ahiret gününe inanır ve doğru olanı yaparsa; onlara Rab’leri yanında mükafatlar vardır. Onlara bir korku da yoktur, üzülmeyeceklerdir.
Şaban Piriş Şüphesiz (bu Kitab’a inanan) Müminler, Yahudi(yim diyen(ler, (kendilerini) Hristiyan(ız diye adlandıran)lar ve Sabiler(Peygamberlerle tanışmamış kimseler)den her kim; “Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve salih amel/faydalı işleri en iyi şekilde yaparsa, işte onlar için; Rableri katında ödül vardır, onlar gelecekten endişe etmeyecek, geçmişten dolayı da üzüntü duymayacaklardır!”
Sadık Türkmen Müminler ile yahudi, hıristiyan ve sabiilerden Allah'a ve Ahiret gününe inanıp iyi ameller işleyenler, hiç şüphesiz, Rabbleri katında mükâfatlarını alacaklardır; onlar için korku yoktur; onlar artık hiç üzülmeyeceklerdir.
Seyyid Kutub İman edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar, Sabiîler... Her kim Allah’a ve âhiret gününe (gerçekten) iman eder ve amel-i salih işlerse, elbette onların Rab’leri yanında mükafatları vardır. Onlar için herhangi bir korku olmadığı gibi kendilerini üzecek bir şey de yoktur.
Suat Yıldırım Şüphesiz inananlar; yahûdiler, hıristiyanlar ve sâbiiler(den) Allah'a ve âhiret gününe inanan ve iyi iş(ler) yapanlara, Rableri katında mükâfât vardır; onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Süleyman Ateş Şüphesiz iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiî'ler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder, salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Ve onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Süleymaniye Vakfı (Bu Kitaba) inananlar ile Yahudi, Hristiyan ve Sabiîler’den[1*] Allah'a ve Ahiret gününe inanan ve iyi işler yapanların [2*] ödülleri Sahipleri (Rableri) katındadır. Onların üzerinde korku olmaz, üzüntü de çekmezler [3*].
Tefhim-ul Kuran İman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve Sâbiîlerden kim Allah'a ve âhiret gününe iman eder ve güzel işler yaparsa, onların Rableri katında ödülleri vardır. Ne bir korku vardır onlara, ne de mahzun olurlar.
Ümit Şimşek Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.
Yaşar Nuri Öztürk Şüphesiz iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiiler(den her kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder, salih amellerde bulunursa artık onların Allah katında ecirleri-mükafatları vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

Sureler
Sayfa 2
Mushaf
Bakara Suresi
İlgili Sure
Ayetler