Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 70
154. Sonra O, bu kederin ardından, size bir emniyet duygusu ve uyku hali, bazılarınızı sarıp kuşatan bir iç sükûneti bağışladı; oysa sadece kendilerini düşünen ötekiler, Allah hakkında yanlış fikirlere -putperest câhiliye düşüncelerine- kapıldılar ve “Bu konuda o zaman bir karar yetkisine sahip miydik?” diye kendi kendilerine sordular. De ki: “Bütün karar yetkisi, yalnızca Allah'a aittir!” Onlara gelince, onlar “Eğer bir karar yetkimiz olsaydı, ardımızda bu kadar çok ölü bırakmazdık” diyerek, ey Peygamber, sana göstermeyecekleri o iman zayıflığını içlerinde saklamaya çalışıyorlar. Onlara de ki: “Evlerinizde de kalmış olsaydınız, içinizden ölümü takdir edilmiş olanlar, devrilecekleri/öldürülecekleri yere mutlaka çıkıp giderlerdi.” Bu başınıza gelenlerin hepsi, Allah'ın göğüslerinizde barındırdığınız her şeyi sınaması ve kalplerinizin içini her türlü boş ve yararsız şeylerden arındırması içindir. Zira Allah, insanların sinelerindeki her şeyi bilir.
155. Uhud'da iki ordunun karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan tökezletti. Yine de Allah onları affetti. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, yumuşak davranandır.
156. Ey iman edenler! Sakın sefere veya savaşa çıktıktan sonra kardeşleri hakkında, “Bunlar bizim yanımızda kalsalardı ölmezler veya öldürülmezlerdi” diyen kâfirler gibi olmayınız. Allah bunu onların içine yürek yarası yaptı. Allah yaşatır ve öldürür; Allah, bütün yaptıklarınızı bilir.
157. Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, şunu biliniz ki, Allah'ın affı ve rahmeti, onların topladıkları bütün şeylerden daha değerlidir.