Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 88
60. Bakmaz mısın şu, hem sana indirilen (Kur’ân)’a hem de senden önce indirilen (kitaplar)a inandıklarını iddia edenlere ki, Tağut’un (Allah’a isyanla başka dinler, başka yollar icat edip, insanları bunlara itaata zorlayan bâtıl otoriteler) önünde yargılanmak istiyorlar; halbuki onu bütünüyle reddetmekle emrolunmuşlardı. Açık ki şeytan, onları haktan büsbütün saptırmak diliyor.
61. Onlara, “Allah’ın indirdiği (Kur’ân’a) ve şu (şanı yüce) Rasûl’e gelin (ve O’nun vereceği hükmü kabûl edin!”) dendiği zaman, o münafıkların senden daha da uzak durduklarını görürsün.
62. Öyle de, bizzat işledikleri suçların karşılığında bir musibete maruz kaldıklarında nasıl oluyor da sana gelip yemin billâh ederek, “Billâhi maksadımız, sırf iyilik yapmak ve ara bulmaktan ibaretti.” diyebiliyorlar?
63. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalblerinde ne var ne yok çok iyi bilmektedir. Bu bakımdan (ey Rasûlüm), sen onlara aldırış etme, kendilerine çok ciddî nasihatta bulun; içlerine işleyecek ve kendilerini kendilerine tanıtacak tesirli sözler söyle onlara.
64. (Şurası iyi bilinmelidir ki,) eğer bir yere bir rasûl göndermişsek, Allah’ın ona tanıdığı yetki sebebiyle ve yardımı da daima onunla birlikte olduğundan, o rasûle mutlaka itaat edilmesi gerekir. Bu bakımdan, eğer onlar nefislerine zulmetmek demek olan bir günah işlediklerinde sana gelseler ve günahlarının affı için Allah’a yalvarsalar, (o şanı çok yüce) Rasûl de onlar için Allah’tan bağışlanma dilese, bu takdirde Allah’ı, kullarının tevbesine af ve fazladan mükâfatla karşılık veren ve Kendisine yönelen kullarına karşı pek merhametli olarak bulacaklardır.
65. Hayır, hayır! Rabbine and olsun ki, aralarında baş gösteren anlaşmazlıklarda seni hakem veya hakim kabul edip, sonra da senin verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı ve itiraz duymadan tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça iman etmiş olmazlar.