Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 72
166. İki ordunun karşılaştığı o gün başınıza gelen musibet, (kendi yüzünüzden, fakat şüphesiz) Allah’ın izniyle ve (Allah, gerçek) mü’minleri belli etsin diye idi.
167. Ayrıca, münafıklık yapanları da belli etsin diye idi. O (münafıklara), “Haydi gelin, Allah yolunda savaşın veya hiç olmazsa savunmada kalın da (düşmanın şehre ve ailelerinize zarar vermesine engel olun)!” dendiği zaman, “Ah, bir vuruşma olacağını bilsek, mutlaka size katılırız, (ama bir savaş çıkacağını sanmıyoruz)!” diye cevap verdiler. O gün onlar, imandan çok küfre yakın idiler; ağızlarıyla kalblerinde olmayanı söylüyorlardı. Elbette Allah, neyi gizleyip durduklarını çok iyi bilmektedir.
168. Savaşa çıkmayıp, savunmaya da girişmeyerek evde oturup kalmaları yetmiyormuş gibi, bir de kalkmış, (aynı halka mensup bulunmaları ve aynı coğrafyayı paylaşmaları sebebiyle) kardeşleri (konumunda) bulunan (şehitler) hakkında, “Bizi dinleselerdi, öldürülmezlerdi!” şeklinde konuşuyorlar. (Onlara) de ki: “Eğer şu söylediklerinizde tutarlı iseniz, elinizden de geliyorsa, haydi ölümü kendinizden savın da görelim!”
169. Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler olarak düşünmeyesin! Hayır, onlar diridirler ve Rabbileri katında rızıklanmaktadırlar.
170. Allah’ın lütf u kereminden kendilerine ihsan buyurduğu nimetlerle kesintisiz ferahlanmakta ve henüz kendilerine katılmayan (dindaşlarının da Allah’a kavuştuklarında) onlar için korkulacak hiçbir şey olmayacağı ve hiçbir üzüntü, hiçbir keder hissetmeyecekleri müjdesiyle sevinmektedirler.
171. Sevinmektedirler Allah katından (gözlerin görmediği, kulakların duymadığı ve kimsenin aklından geçmemiş) nimetler ve fazladan bol bol ihsanla; ayrıca, mü’minlerin mükâfatını Allah’ın asla zayi etmeyeceği müjdesiyle.
172. Kendilerine o yara dokunduktan sonra Allah ve Rasûlü’nün çağrısına uyup (düşmanı takibe çıkanlara), özellikle Allah’ı görürcesine, en azından O’nun kendilerini gördüğünün şuuru içinde davranan ve takvaya dayalı olarak hareket eden o (mü’minlere) pek büyük bir mükâfat vardır.
173. O kimseler ki, bir kısım halk kendilerine, “Düşmanlarınız olan insanlar üzerinize gelmek için ordu topladılar; onlardan korkun ve geri durun!” dediklerinde, bu ancak onların imanını arttırdı da, “Allah bize yeter; O ne güzel vekildir!” mukabelesinde bulundular.