Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 525
32. Akılları mı onları böylesine davranmaya itiyor, yoksa bizzat tuğyankâr bir topluluk da, ondan mı böyle davranıyorlar?
33. Yahut, “Kur’ân’ı kendisi uyduruyor, (sonra da Allah’a mal ediyor)” mu diyorlar? Hayır, hayır! Onlar inanmak istemiyorlar.
34. Eğer bu iddialarında samimi ve tutarlı iseler, (Kur’ân’ı herhangi bir kimsenin uydurup Allah’a mal etmesi mümkünse), o zaman kendileri ona benzer bir söz ortaya koysunlar!
35. Yoksa onlar, kendilerinden önce hiçbir şey yoktu da, kendilerinden başka kimsenin yaratılmadığı bir şeyden (ve gayesiz, başıboş, hikmetsiz ve yaratıcısız) olarak yaratıldılar (ve dolayısıyla kimsenin bilmediği şeyleri mi biliyorlar), veyahut bizzat kendileri yaratıcı olup, (istediklerini yapıp söylemede kendilerini özgür mü hissediyorlar)?
36. Veya gökleri ve yeri yarattılar (da, varlıklar üzerinde mutlak hakimiyet iddiasında mı bulunuyorlar)? Hayır hayır, onların (yaratılış, insanlık ve bunlarla ilgili temel gerçekler hakkında) hiçbir kesin bilgileri yoktur.
37. Yoksa Rabbinin hazineleri onların katında (da, varlıklara istedikleri gibi rahmet ve rızık taksiminde bulunuyor, dilediklerini rasûl tayin edip, ona diledikleri kitabı mı indiriyorlar)? Veya (kâinat ve Allah üzerinde) mutlak otorite sahibi olup, (Allah’a kimi dilerlerse onu rasûl mü tayin ettiriyorlar)?
38. Yoksa bir merdivenleri var da, (onunla göklere çıkıp) orada konuşulanları dinliyor (ve orada duyduklarından dolayı mı Rasûlüllah ve Kur’ân karşısında böyle bir tavır takınma gereği duyuyorlar?) Öyleyse ve kim ise o gökleri dinleyen, kesin bir delil, bir belge ibraz etsin!
39. Yoksa (akıl, düşünce ve muhakemeden o ölçüde mahrumsunuz da, O’na çocuklar atfediyor, beğenmediğiniz) kızları O’na bırakıp, erkekleri kendinize mi ayırıyorsunuz?
40. Yoksa sen tebliğin karşısında onlardan bir ücret talep ediyorsun da, ağır bir borç yükü altında mı eziliyorlar?
41. Yoksa gaybın bilgisine sahipler de, (geçmişi geleceği, insanlara mutlak manâda neyin faydalı neyin zararlı olduğunu biliyor,) dolayısıyla (insanlar için izlemeleri gereken yol, uymaları gereken kaide ve kanunlar mı) tesbit ediyorlar?
42. Yoksa (sana karşı) bir tuzak kurmaya mı niyetleniyorlar? Oysa bizzat küfredenlerdir asıl kapana kısılan (ve kendilerini dünyada da Âhiret’te de Allah’ın rahmetinden mahrum bırakanlar).
43. Yoksa Allah’tan başka (onları yaratıp yaşatan ve dolayısıyla kendisine ibadet edip, yardımını umdukları) bir başka ilâhları mı var? Allah, onların Kendisi’ne her türlü şirk koşmalarından mutlak manâda uzak ve berîdir.
44. (Onlar gerçeği kabul etmemede o kadar inatçıdırlar ki, ceza olarak üzerlerine) gökten bir parçanın düştüğünü görseler, “Bu, bir bulut yığını!” derler (ve onun ceza olarak üzerlerine düştüğünü itiraf edemezler).
45. O bakımdan, yedikleri darbe ile cansız yere düşecekleri güne kavuşacakları âna kadar bırak onları.
46. Ne kurdukları tuzaklar o gün onlara en küçük bir fayda sağlayacak, ne de herhangi bir yerden yardım alacaklardır.
47. (İman esaslarını inkâr veya Allah’a şirk koşmak ve Allah’ın dininin tebliğine mani olmaya çalışmakla) en büyük zulmü işleyenlere bu (büyük azaptan) başka bir azap daha vardır. Ama onların çoğu bunu bilmezler.
48. Sen, Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sabret, – muhakkak ki sen, bizim himayemiz altındasın– ve namaza kalktığında Rabbini hamd ile tesbih et;
49. Ve geceleyin de tesbih et O’nu, yıldızların batmaya durduğu demde de.