Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 500
14. İman edenlere de ki, (inkârlarının ne manâya gelip ne netice verdiğini) Allah’ın (kendilerine göstereceği) günlerin gelip çatacağını beklemeyenlerin sözlerine ve davranışlarına aldırış etmesinler ve onların kusurlarını bağışlasınlar. Çünkü Allah, hangi topluluk ne kazanmış (ne yapmış, hanesine ne yazdırmışsa) muhakkak karşılığını verecektir.
15. Kim meşrû, yerinde, sağlam ve ıslaha yönelik bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir; kim de bir kötülük yaparsa, bu da aleyhinedir. Sonunda her halükârda Rabbinizin huzuruna çıkarılacak (ve yaptığınızın karşılığını göreceksiniz).
16. Gerçek şu ki, İsrail Oğulları’na Kitap, Kitapla hükmetme yetkisi, hakimiyet ve peygamberlik verdik; onları helâl, temiz ve sağlıklı nimetlerle rızıklandırdık ve (kendi dönemlerinde) bütün milletlerden üstün kıldık.
17. Onlara, ayrıca, din ve diyanetleri konusunda apaçık deliller, mucizeler lütfettik. Bununla birlikte onlar, ancak kendilerine gerçeğin ilmi geldikten sonra sadece bağy (birbirlerinin haklarına haset ve rekabetten kaynaklanan tecavüzler) sebebiyle ihtilâfa düştüler. Şüphe yok ki Rabbin, ihtilâf edegeldikleri konularda Kıyamet Günü aralarındaki hükmünü verecektir.
18. Bunların ardından şimdi de seni Din’den kaynaklanan bir şeriat üzerine yerleştirdik, dolayısıyla sen ona tâbi ol ve (İlâhî hidayet nedir) bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma.
19. O bilmeyenlerin sana Allah’a rağmen en küçük bir faydaları olmayacaktır. (Allah’ın dinine sırt dönen ve O’nun vaz buyurduğu yolda gitmeyi reddeden) o zalimlerin kimisi kimisinin dostu ve yardımcısıdır; Allah ise, kalbleri O’na karşı saygıyla dopdolu olan ve O’na itaatsizlikten, dolayısıyla O’nun azabından sakınanların (müttakîlerin) dostu ve yardımcısıdır.
20. (Allah’ın vaz buyurduğu yolun ana temelini teşkil eden) bu Kur’ân, insanlar için (gözlerini gerçeğe açacak) iç idrak ışıkları, kesin bilgi ve tasdik peşindeki bir topluluk için ise hidayet kaynağı ve (sonsuz berekette) bir rahmettir.
21. Yoksa o kötülükleri işleyip duranlar, kendileriyle iman eden ve imanları istikametinde sağlam, yerinde ve ıslaha yönelik işler yapanları hayatlarında ve ölümlerinde bir tutacağımızı mı sanıyorlar? (Böyle sanmakla) ne kötü bir yargıda bulunuyorlar!
22. Allah, gökleri ve yeri hak bir gaye için, yerli yerince ve gerçeğe dayalı sabit bir sistem üzerinde yarattı ve (bu hakikatın gereği olarak da bir başka âlem gelecektir ki,) herkes dünyada ne işleyip, (sevap ve günah olarak) ne kazanmışsa karşılığını görsün; orada kimseye haksızlık yapılmayacaktır.