Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 484
11. Gökleri ve yeri yaratıp, onlara belli ve sabit bir sistem verendir O. Sizin için kendi nefislerinizden, öz mahiyetlerinizden eşler var ettiği gibi, hayvanlar için de (kendi cinslerinden eşler) var etmiştir ve bu düzen içinde sizi (ve hayvanları) üretip çoğaltmaktadır. O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, Semî‘ (her şeyi hakkıyla işiten)dir, Basîr (her şeyi hakkıyla gören)dir.
12. Göklerin ve yerin hazinelerinin anahtarları da O’nundur. Rızkı dilediğine bol verir, dilediğine ise kısar ve ölçülü verir. O, her şeyi hakkıyla bilmektedir.
14. Geçmiş ümmetler, (başka bir zaman değil,) kendilerine hem de (takip etmeleri gereken yol ve nasıl davranırlarsa neyle karşılaşacaklarına dair) ilim geldikten sonra sadece aralarındaki bağy (haset, haline ve elindekine razı olmama ve hırs gibi tesirlerin altında birbirlerinin haklarına tecavüz) sebebiyle grup grup oldular. Eğer Rabbinden (insan nesliyle ilgili olarak, haklarındaki hükmü) belli bir süreye (Kıyamet’e) kadar erteleme (ve bu süre içinde onları yeryüzünde barındırma) sözü sâdır olmamış olsaydı, hiç şüphesiz aralarında hüküm çoktan verilmiş ve iş bitmiş olurdu. (Rasûllerin arkasından grup grup olanlardan) sonra gelen ve Kitab’a vâris olanlar, o Kitap konusunda gerçekten derin bir şüphe içindedirler.
15. Sen ise, insanları Rabbinin senin için tayin buyurduğu yola davet et; ve her konuda sana nasıl davranman emredilmişse, o şekilde dosdoğru davran; sakın (o kendilerine Kitap verilen ve grup grup olanların) heva ve heveslerine uyma ve şöyle ilan et: “Ben, Allah Kitap olarak ne indirmişse ona iman ettim. Bana aranızda (zengin–fakir, güçlü–zayıf, Arap–acem, siyah–beyaz vb. ayırımı yapmadan) adaletle davranmam ve adaleti gerçekleştirmem emrolunuyor. Allah, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da sizedir. Aramızda herhangi bir tartışmaya girmeye gerek yok. Nasıl olsa Allah, bir gün hepimizi bir araya toplayacak ve aramızdaki hükmünü verecektir. O’nadır nihaî dönüş.”