Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 475
67. O’dur ki, sizi (her birinizin maddî yaratılış menşeiniz yine toprak olmak üzere, başlangıçta) topraktan, sonra (baba ve anneden gelen) birkaç damla sıvıdan, sonra rahim duvarına yapışan yapışkan bir maddeden yarattı; sonra sizi (annelerinizin karnından) bebek olarak dünyaya getirir, sonra da sizi güçlü–kuvvetli çağınıza eriştirir; ardından ihtiyarlık çağına ulaşacak kadar size ömür verir. Bununla birlikte, bu vetirede içinizden kimi vefat ettirilir. Hayatta bırakılanlar olarak, belirli bir vâdeye kadar yaşarsınız. Olur ki, düşünüp akleder ve gerekli dersi çıkarırsınız.
68. O’dur hayatı da, ölümü de veren. Öyle ki, bir işin meydana gelmesine hükmettiğinde, sadece ona “Ol!” der, o da hemen oluverir (olma sürecine giriverir).
69. Allah’ın âyetleri hakkında ileri geri konuşup tartışanlara bakmaz mısın, nasıl da haktan yüz çeviriyorlar?!
70. Kitabı ve rasûllerimizle gönderdiğimiz (daha başka) bütün gerçekleri yalanlıyorlar. Bileceklerdir onlar!
71. (Bileceklerdir) boyunlarında demir halkalar, ayaklarında zincirlerle yüzdürüldükleri zaman,
72. Kaynar suda. Sonra da Ateş’te cayır cayır yakılacaklardır.
73. Bu arada sorulacaktır onlara: “Nerede (yardımlarını umarak) ilâh kabul edip, kendilerine ibadet ettikleriniz,
74. Allah’tan başka?” “Bizi bırakıp kayboluverdiler” der (ve ilâve ederler): “Gerçekte biz, bundan önce (dünyada iken) birer hiç olan şeylere tapmış ve yalvarmışız!” İşte Allah, kâfirleri böyle şaşırtır, böyle saptırır.
75. (Saptırmasının ve azaba mahkûm etmesinin sebebi) şudur ki, dünyada haram– helâl, hakhukuk demeden zevklere dalıp neşeleniyor ve taşkınlık yapıyordunuz.
76. Şimdi, orada sonsuzca kalmak üzere girin Cehennem’in kapılarından içeri! Büyüklük taslayıp (gerçeğe karşı koyanların) yeri ne fenadır!
77. O halde (ey Rasûlüm), sabret! Hiç şüphesiz Allah’ın va’di haktır. Onlara va’ dettiklerimizin bir kısmını hayatında sana göstersek de, yahut seni vefat ettirip yanımıza alsak da, sonunda huzurumuza getirilecekler (ve anlattığımız acı netice ile karşılaşacaklardır).