Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 470
26. Firavun, “Bırakın beni, şu Musa’yı öldüreyim, o varsın Rabbisine yalvarsın. Ben gerçekten, O’nun dininizi değiştireceğinden veya ülkede bozgunculuk çıkaracağından endişe ediyorum.” dedi.
27. Musa da dedi ki: “Ben, Hesap Günü’ne inanmayan her kibirli zorbadan benim de sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım.”
28. Firavun hanedanına mensup olup, (onun en yakınları arasında yer alan,) fakat o ana kadar imanını gizlemiş bulunan yiğit bir mü’min, (en kritik noktada ortaya atıldı ve) “Ne o, bir insanı, hem de size Rabbinizden apaçık deliller getirmiş bulunduğu halde, sadece ‘Rabbim Allah’tır’ dediği için öldürecek misiniz?” dedi (ve şöyle devam etti): “Eğer o bir yalancı ise, yalanı zaten kendi aleyhinedir. Ama eğer doğruyu konuşan biri ise, en azından O’nun sizi kendileriyle tehdit ettiği şeylerin bir kısmı başınıza gelecek demektir. Şurası bir gerçek ki Allah, haddi aşan, duygu, meleke ve kabiliyetlerini boşa sarfeden ve yalan söyleyip duran kim olursa olsun hidayet etmez, emeline ulaştırmaz.
29. “Ey benim halkım! Bugün hakimiyet sizde, şu topraklarda üstünlük elinizde. Ama yarın Allah’ın geri çevrilmesi mümkün olmayan zorlu azabı başımıza gelirse, söyler misiniz hangi kuvvet bize yardım edebilir?” Bu arada Firavun (devreye girip, savunmaya geçti ve) dedi: “Ben ancak doğru bildiğimi, yapılmasını gerekli gördüğümü size bildiriyor ve size tutulması gereken doğru yola gösteriyorum.”
30. İman etmiş bulunan zat devam etti: “Ey halkım! Gerçekten endişe ediyorum ki, daha önce yaşayıp da helâk edilmiş toplulukların başlarına gelen felâketlerin benzeri bir felâket sizin de başınıza gelebilir:
31. “Nuh kavminin, Âd halkının, Semûd halkının ve onlardan sonra gelen daha başka toplulukların başlarına gelen felâketlerin benzeri bir felâket. Ama (şunu iyi bilin ki), Allah asla kullarına zulmetmek dilemez.
32. “Ey halkım! Gerçekten ben sizin hakkınızda, birbirinizden (boşuna) imdat isteyeceğiniz ve birbirinize lânet okuyacağınız günden de endişe ediyorum.
33. “O gün, (Ateş karşısında) arkanızı dönüp kaçmaya yeltenirsiniz ama nafile! Sizi Allah’ın azabından koruyacak hiç kimse bulunmaz. Evet, Allah kimi saptırırsa, artık ona yol gösteren olmaz.