Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 320
114. Mutlak Hükümdar, Mutlak ve Değişmez Hak olan Allah ne yücedir! (Rasûlüm,) bu Kur’ân’a ait olarak gelen her bir vahyin sana okunması henüz tamamlanmadan onu ezberlemek için tekrar etmekte aceleci davranma ve “Rabbim, benim ilmimi, (bilhassa Kur’ân’ı ve Sen’in muradını idrakimi) artır!” diye dua et.
115. Daha önceleri biz, Adem’e öğüt vermiştik, Fakat onu unuttu. Onu azimli bulmadık.
116. Bir vakit de meleklere, “(ilmini, üstünlüğünü, hilâfete liyakatini kabul ve ona yeryüzünün halifeliği vazifesinde yardımcı olmaları manâsında) “Âdem’e secde edin!” buyurmuştuk da, hepsi secde etmiş, ama (cinlerden olan) İblis etmemişti. Emre itaatsizlikte diretmişti o.
117. Biz de, “Ey Âdem!” buyurduk, “Bu İblis, senin ve eşin için tehlikeli ve hilesi çok bir düşmandır. Bu bakımdan, dikkat edin ki sizi cennetten çıkarmasın, yoksa ihtiyaçlar içinde koşturur durur, bedbaht ve perişan olursun.
118. Cennette senin için açlık çekmek de yok, çıplak kalmak da.
119. Orada susuzluk da çekmeyecek ve güneşin kavurucu sıcaklığına da maruz kalmayacaksın.
120. Fakat şeytan Âdem’e vesvese verdi ve “Ey Âdem, seni sonsuzluk ağacına ve hiç son bulmayacak bir devlet ve saltanata götüreyim mi?” dedi.
121. Âdem ve eşi, şeytana kanarak kendilerine yasaklanan ağaçtan yediler de, edep yerleri (ve bütün beşerî hususiyetleri) kendilerine açılıp belli oluverdi ve oraları cennet yapraklarıyla hemen örtmeye giriştiler. Âdem, Rabbisinin emrine tâbi olmadı ve bu sebeple yaptığında isabet kaydetmedi.
122. Ama sonra Rabbisi O’nu seçti de, tevbesini kabûl buyurdu ve O’nu hidayetine mazhar kıldı.
123. Âdem ve eşine, “İnin oradan!” dedi: “hepiniz inin; artık kiminiz kiminize düşmansınız (ve bu şekilde bir hayat süreceksiniz.) Bundan böyle size Benim tarafımdan (bir rasûl vasıtasıyla Kitap gibi) safî bir hidayet kaynağı gelir de, kim Bana ait bulunan o hidayet kaynağına uyar (ve imanla, ibadetle Bana yönelirse,) artık o ne yolu şaşırır, ne de (yolculuğu süresince ve yolun sonunda) bedbaht olur.”
124. Buna karşılık, kim Benim Kitabıma sırt döner ve Beni anmaktan uzak durursa, böylesi için dar, sıkıntılı ve gerçek manâ sından yoksun bir hayat vardır ve Biz onu Kıyamet Günü de kör olarak diriltip, duruşmaya öyle alırız.
125. “Rabbim,” der, “ben gözleri görür biri iken, neden beni kör olarak diriltip buraya aldın?”