Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 277
88. Kendileri küfür içinde yüzdükleri gibi, başkalarını da Allah’ın yolunda gitmekten ve böylece Allah’ın dinini yaşanmaktan alıkoyanlar, bu şekilde toplumu ifsat edip bozgunculuğa sürükledikleri için onların azabını kat kat arttırırız.
89. Gün gelir, her ümmet içinde bizzat kendilerinden (onların İlâhî Din karşısındaki tavırları konusunda) bir şahit çıkarır ve (ey Rasûlüm,) seni de dininin ulaştığı herkese karşı bir şahit olarak getiririz. Sana bu kutlu Kitab’ı (Kur’ân) her şey için bir açıklama ve Allah’a teslim olanlar için ise dupduru bir hidayet kaynağı, çok bereketli bir rahmet ve büyük bir müjde olarak parça parça indiriyoruz.
90. Doğrusu Allah, adaleti, O’nu görüyormuşçasına, en azından O’nun her şeyi gördüğünün şuuruyla davranıp iyilikte bulunmayı ve ihtiyaçlarını gidermek üzere yakınlara vermeyi emreder. (Zina, fuhuş, eşcinsellik gibi) her türlü hayasızlığı, (Din’in, selim aklın, Din temelinde oluşmuş örfün ve Şeriatı fıtriyenin kabul etmediği) her türlü kötülüğü, taşkınlığı ve başkalarının haklarına) tecavüzü yasaklar. Düşünüp taşınır ve gerekli dersi alırsınız diye size böyle öğüt verir.
91. Bir de, sözleşme yaptığınızda Allah’ın ahdini, Allah adına ve O’nun huzurunda verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah’ı kefil ederek bağlandığınız ve böylece pekiştirdiğiniz yeminleri bozmayın. Şüphesiz Allah, her ne yapıyorsanız onu muhakkak bilir.
92. İpliğini sağlamca eğip büktükten sonra çözen, böylece bütün emeği boşa giden zavallı kadın gibi olmayın: içinizden bir topluluk (sayı, güç ve daha başka dünyevî imkânlar açısından) diğer bir topluluk karşısında üstünlük sağlasın diye yeminlerinizi aranızda aldatma ve haksızlık vesilesi yapmayın. Gerçek şu ki, bütün bunlarla Allah sizi imtihan etmektedir. Şüpheniz olmasın ki Allah, ihtilâf ettiğiniz bütün meselelerde gerçeği size Kıyamet Günü apaçık bildirecektir.
93. Allah dilemiş (ve irade vermeyerek sizi mecbur bırakmış olsaydı), hepinizi aynı inanç üzerinde tek bir ümmet yapardı. (Fakat O size irade verdi ve sizi herhangi türde bir inanç ve davranışa mecbur bırakmadı.) O, kimi dilerse saptırır ve kimi dilerse hidayet eder. (Ama O’nun saptırması ve hidayete erdirmesinde sizin tercihleriniz ve davranışlarınız elbette pay sahibi olduğu için,) bütün yaptıklarınızdan mutlaka sorguya çekileceksiniz.