Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 255
43. Küfür içinde bulunanlar, “Sen, rasûl olarak gönderilmiş biri değilsin!” diyorlar. De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter, bir de nezdinde Kitabın ilmi bulunan(lar).”
1. ElifLâmRâ. Bir Kitap ki, insanları Rabbilerinin izniyle her türlü (zihnî, kalbî, içtimaî, iktisadî ve siyasî vb.) karanlıklardan nûra, Azîz (izzet ve ululuk sahibi, her işte üstün ve mutlak galip), Hamîd (hakkıyla hamde ve övgüye lâyık) Olan’ın Yolu’na çıkarasın diye onu sana indirmekteyiz.
2. (Azîz ve Hamîd olan) Allah’tır ki, göklerde ne var ve yerde ne varsa O’na aittir. (Niteliğini bugünden kavramaları mümkün olmayan) çok şiddetli bir azaptan dolayı vay o kâfirlerin haline!
3. Onlar, dünya hayatını Âhiret’e tercih etmekte, (insanları) Allah’ın yolundan alıkoymakta ve o yolun eğriliğini (eğri tanınıp, keyiflerine göre eğrilip bükülmesini) arzu etmekte ve onu böyle göstermeye çalışmaktadırlar. Böyleleri, doğru yoldan pek uzakta bir sapkınlığın tam ortasındadırlar.
4. Biz her bir rasûlü, onlara gerçeği bütün açıklığıyla anlatsın diye ancak kendi halkının dilini konuşan biri olarak gönderdik. Allah, her kimi dilerse saptırır ve dilediğini de hidayet eder. O, Azîz (izzet ve ululuk sahibi, her işte üstün ve mutlak galip), Hakîm (her hüküm ve işinde pek çok hikmetler bulunan)’dır.
5. Nitekim Musa’yı da, “Halkını karanlıklardan nûra çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat!” diye âyetlerimizle ve risaletine dair apaçık delillerimizle göndermiştik. Hiç şüphesiz bunda, (Allah yolunda başlarına gelenlere ve zamana karşı, bir de ibadet ve itaatte devam için) çok sabreden, (nimetlerinden dolayı Allah’a) çok şükreden herkes için nice ibretler, nice apaçık işaretler vardır.