Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 230
72. “Vay başıma gelenlere!” dedi; “Ben bir yaşlı kadın ve şu kocam da bir pir iken nasıl çocuğum olabilir? Doğrusu çok şaşılacak bir şey bu!”
73. “Sen” dediler, “Allah’ın işine mi şaşırıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun ey ev halkı! Şüphesiz Allah, çok büyük lütf u ihsan sahibi olarak her türlü hamde ve yüceltilmeye lâyıktır.”
74. Artık endişe İbrahim’in kalbinden sıyrılıp gitmiş, müjde de kendisine ulaştırılmıştı. Hemen Lût kavmi hakkında elçilerimizle tartışmaya girişti.
75. Çünkü İbrahim, olabildiğince yumuşak ve sabırlı, son derece yufka yürekli, Allah’a çok yalvaran ve bütün kalbiyle O’na yönelmiş, O’na teslim olmuş bir kuldu.
76. (Elçilerimiz olan melekler) dediler: “Ey İbrahim! Bu tartışmadan vazgeç! Artık Rabbinin hükmü verilmiş ve hattâ icraya konmuş bulunuyor. Onların başına geri çevrilmesi mümkün olmayan bir azabın gelmesi artık kesindir.”
77. Derken elçilerimiz, (birer delikanlı suretinde) Lût’a geldiler. Lût, onları koruyamayacağı endişesiyle sıkıldı, daraldı ve “Bugün çok çetin bir gün!” diye söylendi.
78. (Delikanlıların geldiğini haber alan) halkı, kirli arzularının dürtmesiyle Lût’un evine hücum ettiler; zaten ne zamandır kötülüklerle haşirneşir bulunuyorlardı. Lût, önlerine çıkıp “Ey halkım!” dedi: “İşte şunlar, kızlarım(ız); sizin için (nikâh edildiklerinde) temiz ve helâl olan onlardır. Allah’tan korkun ve misafirlerim konusunda beni rezil etmeyin. Sizin içinizde hiç aklı başında bir adam yok mudur?”
79. “Sen de bilirsin ki,” diye bağırdılar, “bizim o kızlarla bir alâkamız ve üzerlerinde bir hak iddiamız olamaz. Sen bizim ne istediğimizi pekalâ biliyorsun!”
80. “Keşke” dedi Lût, “size karşı koyacak gücüm olsaydı veya sağlam bir ‘kale’m bulunsaydı da, ona sığınsaydım.”
81. Elçilerimiz, şöyle deyip (onu rahatlattılar): “Ey Lût! Biz, Rabbinin elçileriyiz. Hiç endişelenme, sana el uzatamayacaklardır. Gecenin bir vaktinde ailenle çık ve içinizden kimse geriye dönmesin; ancak eşin hariç. Kavminin başına gelecek olan, onun da başına gelecektir. Helâkleri için tayin edilmiş vakit de sabahtır: yoksa sabah yakın değil mi?”