Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 223
13. Yoksa onlar, (senin hakkında) “Kur’ân’ı kendisi uydurup, sonra da Allah’a mal ediyor” mu diyorlar? De ki: “(Madem onu bir insan uydurabiliyorsa ve küfürde diretmenize kendinizce bir mazeret aramıyor da) bu iddianızda gerçekten samimi iseniz, haydi belâğatta onun sûreleri seviyesinde, (manâ bakımından doğru olmasa bile masal, hikâye türünden de olsa) on sûre de siz uydurun ve Allah’tan başka çağırabileceğiniz herkesi de yardıma çağırın.
14. “Eğer yardıma çağırdığınız (putlarınız, sözde ilâhlarınız, bilgin ve edipleriniz) davetinize cevap veremiyorlarsa, bilin ki Kur’ân, ancak Allah’ın ilmine dayanmaktadır, O’ nun ilmine bağlı olarak inmektedir ve O’ndan başka ilâh yoktur. Artık, Allah’a teslimiyetle Müslüman olursunuz değil mi?”
15. Kim iradesini dünya hayatını tercihte kullanır ve onun süsünü, şatafatını arzularsa, (hikmet ve sebepler dairesinde dilediğimize dilediğimiz ölçüde takdir buyurup vermekle birlikte,) onların bu gayeye yönelik olarak yaptıkları gerekli çalışmaları dünyada karşılıksız bırakmayız; bu hususta kendilerine haksızlık yapılmaz, mağdur da edilmezler.
16. Ama onlar öyle kimselerdir ki, kendileri için Âhiret’te Ateş’ten başka bir şey yoktur; dünyada meydana getirdikleri bütün eserler dünyada kalmış ve Âhiret açısından heder olmuş, yaptıkları bütün işler, hattâ iyilikler bile boşa gitmiştir.
17. Öyleyse düşünün: Rabbisinden gelen apaçık bir belgeye (Kur’ân’a) dayanan, ayrıca, yine Rabbisinin nasip buyurduğu şahit(ler)le desteklenen ve daha önce bir rehber ve rahmet olarak gönderilmiş bulunan Musa’nın kitabı ile tasdik olunan kimse, hiç dünya hayatını tercih edenler gibi midir? Bu ikisi ve yolları arasındaki farkı görebilenler, Kur’ân’a iman ederler. Hangi zümreden her kim onu bile bile inkâr ederse bilsin ki, kendisine va’d edilen nihaî mekân Ateştir. Dolayısıyla (ey Rasûlüm,) onun sana tarafımızdan vahyedildiği konusunda sen nasıl şüphe duymazsan, (başka kimse de duymamalıdır). Hiç şüphesiz o, Rabbinden gelen gerçeğin ta kendisidir; ne var ki, insanların çoğu iman etmezler.
18. Uydurdukları yalanları Allah’a isnat ederek O’na iftirada bulunandan daha zalim kim vardır? Öyleleri Rabbilerinin huzuruna çıkarılacak ve o gün şahitler, “Allah’a karşı yalan söyleyenler bunlardı!” diyeceklerdir. Bilin ki Allah, bütün zalimleri rahmetinden tardetmiştir.
19. Onlar, insanları Allah’ın yolundan alıkoymakta ve o yolun eğri tanınmasını ve diledikleri şekilde eğilip bükülebilmesini arzu etmektedirler. Onlar, evet onlar, Âhiret’e kâfirdirler.