Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 192
32. Onlar, Allah’ın Nûru’nu ağızlarıyla üfleyip söndürmek diliyorlar; Allah ise, kâfirler hiçbir zaman hoşlanmasalar da, Nûru’nu tamamlamaktan başka bir şeye razı olacak değildir.
33. Allah, Rasûlü’nü doğrunun ve doğruya giden yolun ta kendisiyle ve (adalet, hakkaniyet ve doğruluk üzerine oturan) Hak Din’le gönderdi ki, o Din’e başka her din ve sistemin üstünde bir mevki versin, müşrikler hiçbir zaman hoşlanmasalar da.
34. Ey iman edenler! Yahudi din bilginleri ve Hıristiyan rahiplerden pek çoğu, (menfaat karşılığı Kitab’ın hükümlerini değiştirmek, rüşvet almak, dini kazanç vasıtası yapmak gibi) haksız ve gayrı meşrû yollarla hiç şüphesiz halkın mallarını yemekte ve insanları Allah’ın yolundan alıkoymaktadırlar. Altını ve gümüşü biriktirip de onları Allah yolunda, (O’nun dinini yüceltmek ve muhtaçlara infak etmek suretiyle) harcamayanlar var ya: (ey Rasûlüm!) işte onları pek acı bir azapla müjdele.
35. O azap günü, dünyada iken biriktirilip yığılan altın ve gümüşler Cehennem ateşinde kızdırılır ve sahiplerinin alınları, yanları ve sırtları onlarla dağlanır: “İşte” denir kendilerine, “bunlar, nefisleriniz için yığıp biriktirdiğiniz altın ve gümüşlerdir. Şimdi tadın bakalım o durmadan yığıp biriktirdiğiniz şeyleri!”
36. Allah’ın, (güneş ve ay dahil) gökleri ve yeri yaratıp mevcut haline getirdiği gün takdir buyurduğu kanuna ve koyduğu hükme göre ayların sayısı onikidir ve bunlardan dördü, (onlarda kan dökmenin yasak olması manâsında) haram (hürmetli) aylardır. İşte (yeryüzü dahil, kâinatın işleyişi ve insanların hayatı için) Allah’ın koyduğu doğru ve kusursuz sistem budur; şu halde, (bu ayların hürmetini çiğneyerek veya onlarda birtakım değişikliklere giderek) kendi kendinize yazık etmeyin. Bununla beraber, müşriklerin bir araya gelip hiçbir kural tanımadan sizinle topyekün savaştıkları gibi, siz de mü’minler olarak onlarla topyekün savaşın. Şunu da bilin ki Allah, kalbleri O’na saygıyla dopdolu olan ve her hususta O’na karşı gelmekten, dolayısıyla O’nun azabından sakınanlarla (müttakîler) beraberdir.