Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 154
31. Ey Âdem’in çocukları! Her ne zaman namaza (veya tavaf gibi bir başka ibadete) duracak olsanız (çıplak, başkalarına rahatsızlık verici ve tiksindirici bir halde bulunmayın;) temiz ve güzel olan elbisenizi giyin (ve en güzel heyet ve surette bulunun. Yeme ve içmenizde de meşrû sınırlar içinde kalın ve Allah’ın helâl kıldığı yiyecekleri haram kılmayarak) yiyin, için, fakat (yiyip içmenizde ve daha başka şekillerde) israfa gitmeyin. Hiç şüphesiz Allah, müsrifleri sevmez.
32. (Ey Rasûlüm!) De ki: “Allah’ın, kulları için yaratıp ortaya çıkardığı (ve bitkilerden, hayvanlardan ve madenlerden elde edilen helâl) giyim, takı ve eşyayı, ayrıca rızık türünden temiz, hoş ve sağlığa zararsız yiyecek ve içecekleri kim haram kılabilir ki?” Yine de: “Onların hepsi, dünya hayatında (başkaları da şüphesiz onlardan faydalanmakla birlikte, temelde) mü’minler içindir; Kıyamet Günü ise sadece mü’minler içindir.” Yolumuzun işaretleri olan gerçekleri, ilimle alâkası bulunan ve öğrenmek maksadıyla araştıran bir topluluk için işte böyle detaylarıyla açıklıyoruz.
33. De ki: “Rabbim, ancak açığıyla gizlisiyle (zina, eşcinsellik ve namuslu kadınlara iftira gibi) bütün yüz kızartıcı çirkin işleri, günah olduğunda şüphe bulunmayan (içki ve her türlü şans oyunlarını; kan, leş, domuz eti gibi yiyecekleri; rüşvet, gasp, yolsuzluk, hırsızlık gibi muameleleri); (Din’e, cana, mala, ırza, akla) karşı işlenmiş ve haksızlığında şüphe olmayan her türlü tecavüzü; Allah’ın, (güya ilâh ve ma’bud kabûl edilebileceklerine dair) haklarında herhangi bir delil indirmesi asla mümkün bulunmayan birtakım nesneleri O’na ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz ve ilme dayanmayan yakışıksız sözler söyleyip gerçek dışı iddialarda bulunmanızı haram kılmıştır.”
34. Bilin ki, her ümmet için takdir edilmiş bir süre vardır. Bu sürenin sonu geldiğinde, onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.
35. (Dolayısıyla, iradenizle şekillenen ve başlangıcı gibi bir de sonu olan bu yeryüzü hayatıyla ilgili olarak şöyle hükmettik): Ey Âdem’in çocukları! Ne zaman size içinizden Benim âyetlerimi okuyup anlatan rasûller gelir de, kim onlara muhalefet etmekten sakınıp Benim korumam altına girer ve halini ıslah ettiği gibi umumî sulh adına da hareket ederse, onlar için (özellikle Âhiret’te de) herhangi bir korku söz konusu olmayacak ve onlar asla üzülmeyeceklerdir de.
36. Buna karşılık, âyetlerimizi yalanlayan ve onların karşısında büyüklük taslayarak inanmayı kibirlerine yediremeyenler ise, öyleleri Ateş’in yârânı ve yoldaşlarıdırlar ve orada sonsuzca kalacaklardır.
37. Uydurdukları yalanları Allah’a isnat ederek O’na iftirada bulunan veya O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir?! Öylelerinin Kitap’tan (takdirden ömür ve rızık noktasında) nasipleri ne ise kendilerine erişecektir. Ama sonunda elçilerimiz (ölüm melekleri) başlarında durup canlarını alırken, “Allah’tan gayri ilâh ve ma’bud tanıyıp dua ve ibadet ettikleriniz hani nerede?” diye sorarlar. “Bizi bırakıp ortadan kayboluverdiler!” der ve böylece kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik yaparlar.